YOLA ÇIKMALI… (Deneme)


YOLA ÇIKMALI… (Deneme)
Her ne kadar değiştirsen de iklimi, pupa yelken açılsan da deryalarda, yollara vursan da kendini,  unutmak için her şeyi, aşsan da dağları, beyninin içindekiler de geliyor seninle…
Unutmak kolay mı? Bırakıp gitmek kolay mı?
Bir yanın hep boş kalıyor, yaşanmışlıklar var diyorsun, yaşanmamışlıklar var…
Düşünemediklerini düşünüyorsun, en yoğun halinle.
Dalgalar vurdukça kıyıya, alıp götürecek sanıyorsun hüzünleri, hüzün biriktiriyor oysa.
Gemiler geçiyor sanki yararak ikiye böler gibi uykuları, ya en güzel rüyalardan ya da kabuslardan uyandırıp seni, baka kalıyorsun ardından.
Sanki bir yanını alıp götürüyor, bir yanını bırakıyor geride.
Ufka baktıkça ne kadar da önemsiz olduğunu hissediyorsun kâinatta… Tek sen varsın diye dönüyor dünya zannından kurtulup, kapanıyorsun içine.
Sonra sen olmasan hiçbir anlamının olmayacağını da biliyorsun dünyanın.
Dalgalar hırçınlaştıkça daha bir geçiyorsun kendinden. Hayata daha sıkı tutunmak için antlar içiyorsun.
En olmadık hayalleri kurup, kumdan kaleler gibi el yordamıyla yıkıyorsun tekrar.
Gittikçe netlik kazanıyor görüntüler, eti tırnaktan ayırırken çekilen acılar gibi nefesin kadar yakın hissediyorsun ölümü…
Ölüme çare bulmaya çalışanlara kafa tutup her şeyi seyrine bırakmak ve Merkezi Efendi edasıyla kaderin kollarına bırakıyorsun kendini.
Yollar sonsuzluğa bir çağrıdır, kulak veriyorsun! Heybetine hayret ederken dağların, anlamaya çalışıyorsun dengesini sağladığını dünyanın.
Bir balıktan daha aciz varlık olmanın acısıyla yanarken için, dünyayı, yaratılan her şeyin anlamını kavrayacak kadar da eşrefi mahlûkat olduğunu anlıyorsun.
Çelişkilerin götürdüğü en acımasız yere kadar gidip gelmelerin, med ve cezir gibi, gitmekle kalmak arasında bocalamaların, tedirgin ve huzursuz bir ruh âlemine gark ederken seni, daha çok tutunmak istiyorsun hayata, daha çok boş vermek aynı zamanda…
Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi sarıldığın zevkler kayıp gidiyor ellerinden. Karanlıkların da bir sonu, bir sabahı olduğunu tecrübe ederek ferahlatıyorsun içini.
Tabiat seni bu ruh halinden çıkartmıyor. Onunla konuşmasını bildiğin kadarsın işte, hiçbir şey veremesen de ona, çok şey alıyorsun ondan.
O kadar insan eli değdiği halde, hala bakir ve hala keşfedilmeyi bekliyor her bir köşesi.
Ne kadar hükmedersen hükmet bana, sonunda dönüp bende son bulacaksın diyor.
Başlangıç ve bitiş aynı yerde, ne müthiş bir döngüdür bu?
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube