ŞAİRE KİM KALEM KIRDIRABİLİR? (Öykü)
ŞAİRE KİM KALEM KIRDIRABİLİR? (Öykü)
Sana bir şiir bile nasip olmadı farkında mısın? Şiire verdiğin kıymetin bilinmesinden duyulan rahatsızlıktan ötürü, bir şair öldürmedi senin için, duygularını…
Öyle şairler bilirim, öyle çok yer etmediler bende, tamam artık, sen çıktın ya karşıma, kırdım kalemimi, yaktım tüm şiirlerimi, diyen…
Utandı sonra, pişmanlıklar sökün etti ardından. Bir sürü keşke biriktirdi. Kırmamalıydı kalemini şair. Yakmalıydı ama şiirlerini, daha öncekileri, öncelediklerini…
Seni görünce şairliğini bırakan, senden sonra kalemi kırdığına pişman olan kaç şair biriktirdin ki?
Kendini önemsemeyi şiar edindiğindendir şairin şairliğinden utanması, utana sıkıla sarılması yeniden kaleme, ahenkli ve ritmik bir şekilde yeniden yazmaya başlaması.
Şimdilerde yağmur örtüyormuşsun üzerine, karların altında biriktirdiğin umutlarını, cimri bir tüccarın yiyemeden öldüğü mallarını kimseye miras bırakmaması gibi, heba ediyormuşsun.
Görmediklerimden duydum, senden söz etmediler, yüzlerine de bakmadım, dilleri mühürlü gibiydi, minnet etmeden, sezdim sendeki mihneti.
Şaire kalem kırdıran ve ardından şairi pişman edecek derecede bencil olmanın bedeli, kalemi kıran şairin yeniden onarmasıydı kalemini.
Her şerde bir hayır vardı, senin dilinde işine gelmeyen her şeye hayır vardı. Yardım kabul eden bir yardımsever gibiydin.
Yumuşak bir yüzün, ana avrat dümdüz giden sözlerin vardı. Dümdüz ederdin şairi buldozer gibi. Bulduğun ve bulmak için çaba sarf etmediğin içinden gelen yanlışlarınla, yanılmıştın. Yanıldığını hiçbir zaman kabul etmeden.
Şimdi dağlara çıkıyorsun, öyle dediler. Ben ellerinin yalancısıyım. Ellerin elin eli gibiyse, sen dağlardasındır demekti bu.
Şeytanın bize vermekten çekinmediği vesvesesi de fayda etmedi içindeki şeytanı alt etmeye. İçindeydi ve hiçbir duanın tesir gücü yoktu, oysa vesveseye tesir edecek nice dualar bilirdim ben.
Allah da yeterli bulmadı ki duaları, kabul etmedi baksana. Hala içinde şeytan ve sen hala dağlarda kekik koklayarak tutunmaya çalışıyorsun hayata, hayatın ipleri elindeyken şeytanın, içindeki!
Biraz da umut olmalıydı içinde şairin aslında.
Tedbirli olmalı, tatminkar olmamalıydı. Şair yetinir mi be?
Yeter mi şaire okyanus dolusu sen? Daha kaç kişi eskitecek ki şair? Kaç kişiyi salacak dağlara, dağların bağrında bitirecek dökülen her gözyaşının düştüğü topraktan yeni şiirler?
Şair ölecek gene, öldürüp duygularını ve parlatılmış dizeleriyle işte bu diyecek, artık kırabilirim kalemimi.
Yenilenecek yeniden.
Kaç insan vardır ki şaire kalem kırdırıp gömdürecek toprağa?
Şair bıkar mı yazmaktan?
M’S