MEZİYET
Kötü birer insan olduğunuzu düşünmedim
Her birinizi ayrı ayrı sevdim, saygıda kusur etmeden.
Sabah kalktığınızda yüzünüzdeki kiri görmemek için
Bekledim yüzünüzü yıkayacağınız zamanı.
Yalan söylediğiniz zamanlarda sizi değil
Sizi o yalana mecbur edeni suçladım.
Hatta o mecbur edenin çaresizliğini düşündüm
Mecbur edeni de düşündüm yani, boş durmadan.
Karanlığa küfür ederken siz,
Elinize mum vermediğim için kendimi suçladım.
Belki de yalnızca küfür etmek kolay geliyor diye
Ben de denedim karanlığa sövüp saydım.
Güneşe koştum sonra, doğacak nasılsa diye
Doğuya koştum bakmaya fırsat bulamadan gökyüzüne
Koşarken fark etmedim, üstümden geçip giden güneşi
Güneşin batışını seyrettim doğudan.
Kendimi sevmeyi de düşündüm yalan yok
Kendime değer vermeyi de.
Bir teveccüh edeyim dedim kendime
Ruhum daraldı. İçime kapandım.
Siz insanları kucaklarken
Önceden görmediğim, hissetmediğim dikenlerinizin varlığına,
Yumuşak yerlerime battığına ses etmedim.
Neden sertleştiremedim ki dikenlerin batacağı yerlerimi?
Neden batıyor dikenler kucakladıkça, diyerek
Neden kucak kapattım ki herkese, sizin yüzünüzden?
Kulaçladıkça boğulmakla yetinebilirdim oysa!
Yuvarlandık sıra arınabilirdim saf yanımdan.
Yanlarıma batardı husumet,
Kötü niyet,
Art niyet,
Hezimet!
Güneşin batışına yetişelim bari
Koşalım birlikte batıya doğru
Belki doğuşunu görürüz
Doğuşunu adı sanı belli olan bir çocuğun…
Birikir belki, kim bilir bizde de
Kendi işimize yaramayacak olan
Kutlu bir meziyet?
M’S