KIYMIK
Gündüz ben çıkıyordum yola
Gece sendin kılavuzum
Yıldızlar gibiydin
Ne tarafına baksam göğün
Seni görüyor,
Ürküyordum.
Ürkütücü bir yanın vardı yalan değil
Farkındaydın sen de bunun
Konuştukça batıyordum sana
Hayallerine
Geleceğine batıyordum
Ümit ki! Kesilir benden
Senden kesilmezdi
Battıkça bakıyordum karanlığına
İmkânsızlığına bakıyor
Batıyordum.
Uçurumun kenarında bir dal gibiydin
Dallarıma, sırtıma batıyordun
Sırtım bıçak yarası
Söz yarası
Göz yarası sırtım
Kimse bilmez
Bilmediğini de!
Ellerin ecza
Dinmez yaram.
Kendimden emin olan ben
Batıyordum derinden
Kuyunun dibine
Elini uzat demiştim
Hayır hayır demedim.
Uzatmış ve çıkartmıştın kuyudan.
Güneş görmüş bir yarasa gibi
Çekiliverdim ellerinden
Ve kayıp gözlerinden
Karıştım kayıplara,
Sana karıştım.
Sen batıyordun bana
Farkında değilim sanıyor
Kanıyordun tuzaklarıma!
Faka her adımı attığında
Adım kalıyordu ellerinde
İçi boş adımlarla yürüyor
Gülüyordum kimi zaman.
Kimsenin kimsesi olmayı göze alamadım.
Gözlerden ırak bir yaşam
Hüzün dolu bir akşama yeğdi.
Gönüller de uzak olsun
Yollar tuzak dolsun diye
Geçtim tüm geçtiğin yollardan
Medet umdum sanıyorsun
Sarmaya cesareti olmayan kollardan.
Yekpare bir yalnızlık
Kimin burnunun direği sızlar ki?
Kime ne hem?
Sensin işte
Bakmaya kıyamadığım
Kıymık kıymık içime işleyen sen!
M’S