SERÇE TAŞ ARIYOR SOKAKTA (Deneme)
Senin söylediklerin çok doğru ve ikna edici. Ama önce ben kendimi inandırmaya hazır hale getirmeliyim.
Bir de şunu atlamamak gerekiyor, şunu, yani inandırmak istediğin şeye önce kendinin inanma gerçeğini… Belki bu yüzden ikna edicisin!
Kendin inanmak için çaba sarf etmiş olsan bana söylemekten utanır veya çekinirsin!
Ateiste tanrı satan çakma din tüccarı gibisin. Bunu sakın itikadi boyutta anlama. Ya da anla istersen, tümden aklımız yerinde gibi, bana öyle geliyor ki, aklımız kendimizden uzak yerlerde, o yüzden yerinde dedim.
Elini vicdanına koyunca yerinde bulamıyor olman çok şaşırılacak bir durum olması gerekirken, hiç şaşırmıyor olman yalnızca sana özgü zannediyorsun, hayır öyle değil inan bana.
Senden, kendine inanman için bir kaç önemli noktaya dikkat etmeni isteyeceğim.
Yapılabilirmiş gibi yapma planlarını. Kandırmak istediğin insana, ben de inanmıyorum bu söylediklerime ama, diye başlayan cümleler kur.
Yüzde yüz inanmış olsam niye seni aldatmaya çalışayım ki? Diyerek karıştır kafanı.
Kafanı karıştırmadan kendini ikna edemezsin.
Kendini ikna ettikçe sana inanmayacak kimse ve rahat bir hayatın olacak. Tek gecelik ya da bir nefesliktir ölüm. Gülerek gideceksin dünyadan ve gülerek uyanacaksın!
Yeter ki anlatmak istediklerine önce kendini inandır.
Beni kandırmana, inandırmana mı demeliyim? Hazır hale getirmene ben izin veririm vermesine de bu senin işine yaramaz.
Bir kaç gece sürebilir ölümün. Bunu ikimiz de istemeyiz.
İkimizin de uzun ölümlere karşı antipatisi var. Hem neden olmasın ki?
Senin sorunun ikimizi de öldürmeye yetiyor zaten!
Kaldı ki o kiraz ağacından ilk düştüğü günü hatırlıyorum serçenin.
Kaç yaşındaydım bilmiyorum.
Sokakta bulmuştum taşı. Sokaklardan o serçe adına ürkerim şimdi. O taş inandırırdı kendini önce. Kuş da o yüzden öldü. Ben o taşı atmayacaktım kiraz ağacına, taş inandırmış olmasaydı kendini.
Şimdi düşünüyorum da ne kadar düşkün bir yalancısın sen!
Herkesin inanmak için çırpındığı doğruları bir kalemde nasıl yazıyorsun?
Taşın kendine inanması güç değildi, aklı yoktu ve aklı olmadığından öldürdü serçeyi.
Elime alınca düşünmüş olsaydım o taşı, şimdi sana bu kadar aceleci konuşmaz, ağırdan ağırdan giderdim yanından.
Gagasında kan var sandım ilkin.
Kirazın rengini unutmuştum.
Kalk elini yüzünü yıka şimdi, serçe taş arıyor sokakta.
Ne zaman olgunlaşır kiraz? bilinmez bu mevsimde.
M’S