ŞAİRLER ÇOCUK SEVMEZ (Deneme)
Doğaçlama yağsındı yağmur, rüzgâr kendiliğinden essindi.
Sesler yükselsindi ağızdan çıkar çıkmaz, kulaklara kadar…
Soğuk üşütmese ne anlamı olurdu ki güzün? Yağmur ıslatmasa bulutların?
Susmasa gözler, yormasa baktıkça uzaklara, yorulmasa bir de!
Aman ha! kaybolup gitmese umutlar.
Gelsin diye beklediklerinin geldiğini bir düşünsene? Her şeyin yerli yerinde olduğu bir hayat? Görmek istediğin önünde, istemediğin arkanda!
Daha net ışıtsa ay gökyüzünü, ağaçlara düşen ışık geceleri korkutmasa çocukları.
Şehrin ışıkları rengârenk, uğultusu rengârenk, şehir kalabalıklaştıkça güzelleşiyor herkesin zihninde, kalabalıklar rengârenk. Issız olsa kime ne zararı var hâlbuki? Hâlbuki şehir olmasa, içinde insan da olmasa, insan hiç olmasa hatta!
Kimsenin insan görmeye tahammülü yok ki? Kimse beğenmiyor zaten kendinden gayrı kimseyi.
Şehri de beğenen yok, ışıkları da! Şehre doluşmadan önce de beğenen yoktu şehri ve kalabalıkları, yalnızlığı seviyor lakin herkes. Zira yalnızlığın asaleti var, karizması var.
Öğrendim de tüm bunları ama hala çocuklar yalnız, bunun da bir açıklaması var resmi ağızlardan duyulması istenmeyen bir açıklama.
Şairler çocukları seviyormuş, öyle duydum, şair çocuk sever mi Allah aşkına? Şairler, edebiyatçılar, yazım dünyasının değerli kalemleri, kalemlerini kırmadan önce şehrin ışıkları yoktu, ne zaman ki kalabalıklaştı yalnızlıklar, çoğaldı git gide, kırıldı tüm kalemler. Çocuklar da kırıldı kendiliğinden ünlü kalemlerin ucunda.
Sahil kasabaları boş baksanıza, denize nazır dağ eteklerinde çakallar geziyor.
Sürüsüne bereket tüm çıkmazların, çıktıkça tenhalaşıyor sokaklar, çıkmaz dedikleri bu olsa gerek. Caddelerin bir sıfatı yok oysa. Caddeler tenha.
Ne biriktirirse insan onu harcarmış en çok, dostlukları biriktirdiğimizden biliyorum, sevgileri biriktirdiğimizden. İnsanlıkları dolayacak değilim dilimde, insanlık öldü diyorlar ya, inanmayın, herkes kendisini hala insan zannediyor. Bana ne!
Sana ne verseler beğenirsin? Şehri mi? Karanlığı mı? Yalnızlığını mı? Kalabalığı mı? Çıkmaz caddelerden dem vuruyordun az önce, çatılardan yağmurlardan verseler mesela? Çıkmaz mı aklından soğukluklar, soğuklar?
Pili biten bir hayatın var sanki! Kaç yaşında gülersen gül, gülecek bir şeylerin de yok değil. Çocukların kavgasına ortak olmak gücüne gidiyor, yaşına başına bakmadan seyrediyorsun oysa! Karışsana en tatlı çocuk kavgasına, ekmek kavgası değil, dert etme.
Ekmek kavgasını yaşını almış başını alamamış devler ediyor sinsi pazarlıklara kurban vererek işçileri, eli nasırlıları.
Karmakarışık bir dünya işte. Cümleler nasıl da karıştı birbirine, insanların kafası gibi, şehrin beyni de böyle uğulduyor, çocukların elleri titreme mevsiminde değil henüz. Şairlerin kalemleri kelamlarına alet olamıyor.
Soğuktan titriyor da sokak kedisi, bir ciğere tuş. Ya da kemiğe etinden sıyrılmış, zehirlenmeye hazır bekleyen sokak köpeği, sallıyor kuyruğunu, taşlanmayacak tenhalıkları mesken tutarak.
İnsanların insanlığı öldürdüğü bu vakit, herkes memnun kendi halinden.
Köpekler ve kediler hariç.
M’S