ÖLÜM TERCÜMANI (Deneme)
ÖLÜM TERCÜMANI (Deneme)
Yabancı biri tarafından öldürülmek hangi dille tercüme edilir? Ve kim anlar böğrüne saplanan sancıyı, kim anlayışla karşılar zamansız irkilmeyi, kendine gelmeyi?
Kendim, kendime yabancıysam, kendi ölümümü ancak kendim tercüme edebilirim, hakikat odur ki, yalnızca kendime anlatabilirim bunu!
Ben irkilince uykuların uykusu kaçıyorsa, benim uykulardan kaçmam kadar doğal, uykuları sevmemem kadar ahlaki ne olabilir ki?
Rüya görmeyeceğim meselâ, rüyaların etkisinden eskisi kadar etkilenmeyeceğim, az bir şey mi bu?
Hem çok acele geliyor rüya uykularıma! Kısacık zaman diliminde, ayakta bir dilim pasta yiyip doyduğunu sanan hasta gibi, aceleci, acemiliği üzerinden atmadan geliyor, uykuma giriyor ve gitmiyor, gitmek nedir bilmiyor!
Neymiş efendim? Uzun uykular uyursam daha rahat, daha geniş zamanlarda gelir, acele etmez, ağırdan alır, beni daha çok mahvedermiş! Tabi, mahvetme kısmını yüzüme söylemiyor, söyleyemiyor. Yüzümün olmadığından söz ediyordu bir keresinde.
Yüzün yok diyordu, uykuna girince yüzünü göremiyorum, nereye saklıyorsun Allah aşkına?
Sitem edecek kadar da yakın davranıyordu bana…
Nefes alıp vermelerimi kontrol etmiş geçenlerde, uyumuştum erkenden. Uzun kalacaksam uykuma girecekmiş, nereden anlıyorsa nefes alıp vermelerimden uzun ya da kısa uyuyacağımı?
İlâhi, dedim dinlerken, sen beni kaç kere gördün, kendime yabancılık çekerken?
Soruma kekelemeden cevap verecek kadar yabancıydı o an. Üzülmemden korkmayacak kadar yabancıydı. Ellerimi tutacaksın desem, kaçacak kadar yabancıydı. Ellerimi tutmadığı iyi oldu, yoksa kim bir yabancının ellerimi tutmasını tercüme edebilirdi ki, hem hangi dille?
Dil bilmezlerden geçilmiyor diye rüya görmek istemeyen beni uykuya davet eden yorgunluk şimdilik nefret ettiğim şeylerin başında geliyor.
Başımdan atmaya çalıştığım yalnızca rüyalar değil ki? Gün içinde kırpmak için gözlerimi kapadığımda, yeniden açmayı unutacağım diye, göz kapaklarımdan da korkuyorum, onları da başımdan atmaya çalışıyorum.
Göz kapağım, gözlerimi korumak için yaratılmışsa niye kapatınca dalmama, uzaklara gitmeme sebep oluyor ki? Bunu açıklamanın sırası değil şimdi. Hiçbir zaman da buna sıra gelmeyecek.
Sıradan kaygıların kaynağı bir yabancıysa, bu izah edilmeye muhtaç olmayacak. Yabancılar sorulara öyle çabuk cevap verecekler öyle içten vuracaklar ki yüzümüze gerçeği, onların yüzlerinden ölümü tercüme etmeden, ölmeyi göze alabileceğiz biz hem de hiç sorgulamadan. Üzüleceğiz de, nasıl bu kadar rahat olabiliyor ve nasıl bu kadar aceleyle sorularımıza cevap veriyorlar? diye…
Yabancı bir dille rüya görenlerin düştüğü durumu, yabancılar tarafından öldürülenler eş değerde anlayabilir mi? sanmıyorum.
Yabancı bir ülkede beş parasız aç kalmak bile belki bundan daha çekilir ama kimseyi Allah açlıkla imtihan da etmesin!
Rüyasının peşinden koşmayacak bir insan için, bildiği dilde rüya görmekle, yabancı dilde rüya görmek arasında ne fark olabilir ki?
Nasılsa ölümün de rüyanın da tercümanı yok veya öldürüldü rüyama girmeye çalışırken ya da ben öldürdüm, her şeyi biliyor diye o tercümanı!
M’S