Necip Fazıl (öykü)


Hiç unutmam çocuktum.
Abimin odasına girdim Cuma dergisinin hedayesi olan bir sayfa yazı asılmış duvara.
Gençliğe Hitabe!
Gir çık okuya okuya zihnimde adam akıllı yer etmişti… Ezberlemiştim sonra.
İçinde anlayamadığım yerler vardı da bir cümlesi var ki onu çok sonraları anlamıştım.
“Siz, güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!”
Babam terzi olduğundan astar falan ne demek iyi bilirdim. Marka ne demek onu bilmezdim.
Hele ”marka müslüman”
Üstad öyle bir cümle kurmuş ki… İlelebet geçerliliğini koruyacak bir söz.
Gerçek Müslüman olsaydık, başımıza gelen haller gelmeyecekti…
Güneşi saklamamış olsaydık ceketin astarında ve tüm dünyayı aydınlatan İslam güneşine gerçek anlamda sarılmış olsaydık şimdi en azından aynaya bakınca kendimizden utanmazdık…
Sonra o duvara abim,
”Ağlayın su yükselsin
Belki kurtulur gemi
Ana seccaden gelsin
Bize dua et e mi?” dörtlüğünü asmış onu da ezberlemiştim.
Ağlayınca suyun nasıl yükseleceğini düşünürdüm çocuk aklımla…
Gemi denilince, Nuh’un gemisi gelirdi aklıma. Onun dışında gemi bilmezdim.
Nuh’un gemisinde yoktum yanlış anlaşılmasın o kadar eski değilim. Kitaplardan öğrendiğim kadarıyla sadece…
Anaların duasının ne denli önemli olduğunu bilmeyen yoktur…
İnançsız insanlar bile anasının duasını almaya çalışırlar…
Sonra abim şu şiiri de asmıştı duvara…
Bizim Şarkımız
Kırılır da bir gün tüm dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşların yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil tarih ahlak ve iman
Görürler nasılmış neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim…

Bağrımıza taş basmanın ne demek olduğunu çocukken öğrenmiştim…
Büyükler kullanırdı. Muhakeme yoluyla anlardım. Şiir okuyoruz boru mu?
Üniversite sınavlarında Türkçe sorularını yapardım genelde… Çocukken Necip Fazıl duvarı ile büyümek boşuna değil.
Liseye geçince Safa Vakfı bizi Adana’ya gezmeye götürmüştü, yolda giderken bizlere şiir falan okutturdular ben de yukarıdaki şiiri okumuştum ezberden, biri çıktı Sakarya Türküsünü okudu ona daha fazla alkış olmuştu. Eve gelir gelmez hemen Sakarya Türküsünü bulup duvara asıp onu da ezberlemiştim…
Şurda bir gedik açtık diye okusam da uzun süre, Surda açılan gediğe Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını koymaya ant içmiştik.
Çocukken yazıları ve şiirleriyle yaşadım.
Şimdi de bizzat Necip Fazıl’ın kendisiyle NeFeS alıyorum… Vefat edenin mekanı cennet olsun yaşayan da adına lâyık yaşayıp Allah’ın yolunda ilim askeri olsun inşallah…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube