Siyasetçi tamam da millet ne zaman ders alacak?
Herkesin siyasetçilere ayar, akıl ve öğüt verdiği bir zaman diliminde ben biraz risk alıp “siyasetçinin siyaset yapma tarzını ve duruşunu” belirleyen halka ayar vereceğim.
Bizim inancımızın temelinde olanı biliyorsunuz:
“Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.”
Hadisişerife göre inanan insanlar yöneticileri suçlamaz; “Beni ben idare ediyorum” der.
Ama biz, ben dâhil elimize kalemi alınca veryansın ediyoruz.
Daha önceleri de kaç kez dile getirmiştim, tekrarında fayda var:
Siyasetçiler bizim içimizden çıkan insanlar.
Bizim içimizden çıkanların huysuzluğu, uğursuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı hepsi bizim hesabımıza yazılır.
Eğitim sistemiyle de alakası vardır bu kötülüğün ama tamamen eğitimi de suçlayamayız.
Mesela torpilin, hırsızlığın, yalancılığın iyiliğinden söz eden eğitim sistemi yoktur.
Ama bireyselliği ön plana çıkaran sistem, her türlü melanetin önünü açar, o bahs-i diğer.
Açar açmasına da…
Biz de buna meydan verirsek, öğretilen kötü şeylerin peşinden gidersek ne olur?
Bireyselliği, bencilliği, faydacılığı önceleyen insanları yönetici olarak seçmiş oluruz.
Gelin, şunu itiraf edelim:
Torpil yapan siyasetçiden hazzetmeyiz ama gizlice torpil isteriz.
Elimize üç kuruş geçince veya bir makama oturunca kibir abidesi oluruz ama siyasetçinin kibirlisinden hazzetmeyiz.
Protokol masasına oturmak için can atarız ama siyasetçiye ulaşılamıyor diyerek serzenişte bulunuruz.
Yüksek yüksek tepelerden birilerini görünce hemen selfie çektirmek için adamı darlarız ama her ortamda onların kötü insan olduğundan dem vururuz.
Siyasetçiler de bizlere bakarak ne der?
“Bunlar da bizim gibi.”
Demek ki bu millet torpil yapanı, kibirli olanı seviyor.
Üçkâğıtçı bir müteahhit üçkâğıtçı bir siyasetçiyi sever.
Siyasetçi de kim nasıl istiyorsa öyle olur.
Bir makama oturunca devletin imkânlarıyla odasını karun gibi döşeten adam, siyasetçi israf yapıyor diyemez normalde…
Bir ortamda torpil yapan siyasetçiyi azarlayan bir kişi olsa emin olun o siyasetçi ayağını denk alacaktır. Ama bunu torpil yaptıramayan biri söylememeli.
Devleti yönetenler seçimden ders alsınlar da…
Biz dersimizi ne zaman alacağız?
Camiler ahır olduktan, ezan yeniden Türkçe okunduktan, imam hatipler kapatıldıktan, Kur’an okumak yasaklandıktan sonra mı?
Biz ne zaman Allah’ın değerli kulu ve Peygamber’inin sevgili ümmeti olacağız?
Milletimiz kendi içinde yanlışa dur demeli…
Şehrinde yanlış yapan tüm bürokratlar şehrin ileri gelenleri tarafından düzeltilmeli.
Şehrin ileri gelenlerinin kapısı “torpil için, protokolde ön sıralarda oturmak için, birlikte fotoğraf çektirmek için” aşındırılıyorsa o bürokratlar da siyasetçiler de düzelir mi sanıyorsunuz?
Her şehre cumhurbaşkanı tarafından görünmez insanlar yerleştirmeden, olanı biteni onlardan öğrenmeden bu işler düzelmez.