NAMAZ KILARKEN VERGİ KAÇIRANLAR
Cebinizde paranız varsa birçok şey satın alabilirsiniz. Lüks bir hayatınız olabilir. Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızdadır.
Para kazanmak, cilalanmış bir yaşam sürmek için gecenizi gündüzünüze katıp çalışıyor, yoruluyor, yıpranıyor da olabilirsiniz, ne gam!
Gözünüz hep yükseklerde, daha çok yükseklerde de olabilir.
Para kazanma derdine düşüp, rahat, konforlu bir hayatın sizi beklediğini, bir şekilde o konforu tadacağınızı düşünüyor da olabilirsiniz.
Bu uğurda savaş verirken, eşinizi, dostunuzu, çoluk çocuğunuzu da ihmal etmiş olabilirsiniz. Kime ne?
Hayatınızın en önemli dönemlerini sürekli çalışarak, daha çok zengin olma gayreti ile heba da etmiş olabilirsiniz, bize ne?
Son model arabalarınız olsun, en pahalı mekânlarda eviniz olsun, çocuklarınız özel okullarda okuyor olsun, etrafınızdaki herkes size imreniyor, sizin gibi olabilmek için can atıyor olsun, olsun gözümüz yok!
Bu tür yazıları okurken, bu türden bir eleştiri duyduğunuz zaman, sanki kendiniz söylenen her şeyden muafmış gibi, kulak ardı da yapabilirsiniz söylenenleri, sözümüz yok!
Emriniz altında çalışan insanlara size daha çok para kazandırmasını sağlamak için, onların dünyayı burnundan getirdiğiniz de olabilir, hayvanlara bile edilmeyecek eziyetleri onlara ettiğiniz bile görülmüştür, Allah’ın sopası yok!
Siz belki de özünüzde çok iyi insanlarsınız, sanki Allah sizi ve sizin gibileri çok kötü yaratmış gibi bir şey söyleyecek değiliz, tabii ki iyi insanlarsınız ama özünüzde! Özünüz sizi dünya hırsına göz koymanıza engel olamadıysa özünüz yerin dibine batsın, yerin dibi yok!
Çok güzel şiirler biliyorsunuzdur, insancıl yaklaşımlarınız vardır, ezilenlere tahammül edemiyorsunuz, ezmekte de beis görmüyorsunuz, gözünüz yok!
Hep başkaları iyi olsun istiyorsunuz, devleti yönetenler adil olsun istiyorsunuz, şehri yönetenleri eleştiriyorsunuz, kendinize toz kondurmuyorsunuz, güya kiriniz yok!
Kameralar önünde zekât veriyorsunuz, kamera yoksa da verdiğinizi görmeyenler oldu diye rüyalarınızda bile sağa sola anlatıyorsunuz, helallik isteme bahanesiyle Hac ibadeti yapmaya giderken Sağır Sultan’a bile telefon açıyorsunuz, ardından riyakâr dolu bu dünya diyerek kendinizden başka herkesi eleştiri yağmuruna tutuyorsunuz, yatacak yeriniz yok!
Devletten hangi katakulli ile vergi kaçırırım, hangi muhasebeci beni daha az zarara uğratır diye adam seçiyorsunuz ve bu vergi kaçırma tekniği en çok da namaz kılarken aklınıza geliyor, selam verir vermez işe koyuluyorsunuz, ruhunuz yok!
Siyasete soyunuyorsunuz, soyunurken üzerinde bir zamanlar çok da güzel görünen insanlık gömleğini de çıkartıyorsunuz, halka hizmet etme yalanıyla beyninizi donatıyorsunuz, önce kendi vicdanınızı ikna edip sonra da herkesi ikna edeceğinizi zannediyorsunuz, aklınız yok!
Yüksek makamlara hizmet etmek (!) için çıkarken, herkesin gözünden düşüyorsunuz, yalanınız çok!