Liyakat isteyen liyakatsizler

Liyakat konusu yirmi yıldır herkesin gündeminde.

Tutturmuşlar bir liyakat…

Liyakatin sözlük anlamı “lâyık olma, uygunluk” demektir.

Biz kısaca işini en iyi yapacak insanın vasfıdır diyelim.

Liyakat kelimesini sıkça kullanan insanlar demek istiyorlar ki;

Hükümetin ideolojisine yakın insanlar herhangi bir makama lâyık değiller. 

Böyle mi düşünüyorsun diye sorsanız “istisnalar var” diyeceklerdir ama genelde böyle düşünüyorlar.

Bir de bunların iç sesi var ona bakalım:

Herhangi bir yüksek makama atanan insanlarda liyakat yok, asıl liyakat bende ama beni kimse görmüyor.

Bunu nereden mi biliyorum?

Cumhurbaşkanına danışman olarak atanan ve İkinci Yüksek Lisans derecesini Texas Üniversitesi‘nde İletişim Bilimleri bölümünde tamamlayan Mariam Kavakçı vardı.

Göreve atandıktan sonra bir arkadaşım feryat ediyordu, “bula bula bunu mu bulmuşlar” diyerek, feryadının gerekçesi de sosyal medyadaki kadının maskeli fotoğraflarıydı.

Sordum ona…

“Erdoğan istese danışman olur musun?” diye. “Tâbii ki olurum benim ondan neyim eksik?” dedi.

Arkadaşımız ilkokul seviyesinde İngilizce biliyor ve üniversiteyi de zor bela bitirmişti.

Diploma, dil bilmek falan bunlar liyakat ölçütüm değil yanlış anlaşılmasın, bana göre Anadolu irfanı üç dört diplomaya bedeldir. Nitekim seçimlerde de gördük diploma sahiplerinin Anadolulu insanlardan daha niteliksiz daha liyakatsiz olduklarını, bu bahsi diğer.

Ama gerektiği zaman Cumhurbaşkanı’na tercümanlık yapacak danışmanın yerine göz koymak için de ondan daha iyi dil bilmen gerekmez mi?

Biz, kendimize lâyık gördüğümüz makamları başkalarına lâyık görmüyoruz. Bu ciddi bir meseledir aslında…

Bunun içinde ihtiras da var kıskançlık da var, haset de var.

Peki, diğer mahallede durum nasıl?

Onlar da her makama kendi ideolojisindeki insanların layık olduklarını, inançlı insanların hele makam odasında namaz kılanların hiçbir makama lâyık olmadıklarını düşünüyorlar.

Onlar için alkol almak, gereğinden fazla açık giyinmek, inançsız olmak liyakatli olmak anlamına geliyor.

Son yirmi yılda ülkenin en önemli makamlarının bir kısmını inançlı insanlar dolduruyordu.

Sonuç?

Yirmi yılda belki de bir asırlık hizmet yapıldı bu ülkeye…

Bu liyakat değil de nedir?

Eksiklikler yok mu? Elbette var. Zaten şu sayacağım eksiklikler olmasa Erdoğan’ın oyu en az yüzde altmış olurdu…

Sırtını bir yerlere dayayıp da emrindeki insanlara zulmeden yok mu?

Bir makama geldiğinde astlarını ısırıp üstlerine kuyruk sallayan yok mu?

İş bilmezliği ve öngörü eksikliği yüzünden kurumunu zarara uğratan, çalışma barışını bozan yok mu? Elbette var.

Ama genel anlamda hükümetin çalışmalarına, icraatlarına baktığımızda o işlerin hepsini Cumhurbaşkanı tek başına yapmadı.

Onun göreve getirdiği insanlarla yapıldı o güzel işler.

Liyakat isteyelim, lâyık olanlara öncelik verelim ama karnından konuşanlara, amacı bağcıyı dövmek olanlara da kulaklarımızı kapatalım.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube