YOLA ÇIKMALI, HEMEN!
YOLA ÇIKMALI, HEMEN!
Gözü yukarıda olmakla gönlü yukarıda olmak arasındaki farkı düşündünüz mü hiç?
Yukarıdan bakanlar ve yukarıya bakanlar arasındaki fark mesela?
Ezilen mi olmak istersiniz, ezen mi?
Bir yerlere yaslanarak mı ayakta kalmak istersiniz, birilerinin iteklemesiyle yürümek mi?
Bu tür soruların bir sürü cevabı vardır, bazılarına göre de cevapsız bırakılacak niteliktedir bu sorular.
Söylenen o kadar sözü kulak arkası yapıp sanki bir başkasına söylenmiş haliyle boşluğa başıboş bırakıverenler bile çıkacaktır.
Amir olmalıyım, memur olmak yakışmaz bana diyenlerin amacı sadece yükseğe çıkmaksa, memurlukta kalması daha uygundur.
Yok eğer;
“Kim var diye seslenilince, sağına soluna bakınmadan, ben varım ve benim olmadığım yerde kimse yoktur.” Düsturu ile hareket ediliyorsa, verilen görevi layıkıyla yerine getireceğine eminse, adaletli davranma konusunda en ufak bir şüphesi yoksa en tepeye çıkmak için en büyük gayreti göstermek zorundadır, bu bir zorunluluktur.
Amaç ne yukarıya çıkmak, ne tepeden insanlara bakmak, ne ezmek ne de ezilen olmak!
Sen yoksan eğer, bir başkası olacaktır, ya sürüye katılıp kaybolacaksın karanlık bir kalabalıkta, ya da yön vereceksin geride bıraktıklarına.
Şuurlu ve bilinçli bir şekilde en önde yürümek, arkana bakmadan, kitleleri peşinden sürüklemek gibi bir görevin olmalı.
Hiçbir dayanağa dayanmadan, gerçek anlamda Allah korkusu ile yaşayarak, sana verilen emaneti en güzel haliyle korumak…
Sürekli hor görülmüş, itilmiş kakılmış psikolojisi ile kendine acındırmak artık yakışmıyor bize.
Zamanında insanlara hizmet etmeyi düşünüp kendimize çeki-düzen vermiş olsaydık şayet, ezilen edebiyatı arkasına sığınmayı bir kenara bırakıp, biz tarafından ezilmeyen bir toplumu yönetiyor olacaktık.
Zararın neresinden dönülürse kardır, diyerek en önde olmaya aday olacağız, olmalıyız. Yokluğunu yaşadığımız güzellikleri yaşatma adına…
Yola çıkmalı, hemen!
mustafasus@hotmail.com
{fcomment}