Onlar gibi olmayacağız

Hayırda yarışmak varken şerde yarışmanın kimseye faydasının olmadığını herkes bilir.

Bilir bilmesine de, nefis denilen illet, ihtiras denilen tedavisi zor hastalık hayırda yarışmaya izin vermez.

Hayır dışında bir yarış isteniyorsa en güzel yarış da kendinle olan yarıştır.

Başkasıyla rekabet etmenin, başkasına üstün gelmeye çalışmanın insanı yiyip bitirdiğini bilenler bilir.

Çalışmalarımızla, projelerimizle, söylemlerimizle rekabet ettiklerimizin önüne geçmeye çalışmaktır esas olan.

Hangi kesimden olursak olalım…

Hayırda yarışmak için mücadele etmeliyiz.

“Biz onlardan daha iyisini yaparız.” diyerek yola çıkmalıyız.

Maalesef ülkemizde tam tersi bir durum söz konusu…

Bir yanda icraatlarıyla, yapıp ettikleriyle ön plana çıkan bir kesim var, bir yanda da tam karşısında olan bir kesim.

Karşısındaki kesim yapılan icraatlara inanmamayı huy edinmiş.

Hem inanmıyor hem de tepe tepe kullanıyorlar yapılan ne varsa.

Yetmiyor ti’ye alıyorlar.

Ağzı sadece laf yapıyor karşı çıkan kesimin.

Ağzından çıkanı kulağı duymadan konuşuyorlar çoğu zaman.

Hakaret diliyle öne geçmeyi düşünüyorlar.

Yalanla, dolanla peynir gemisi yürütmeye çalışıyorlar.

Yalanını yüzüne vuruyorsun, oralı bile olmuyorlar.

Proje yok, çalışma yok, eylem yok, öneri yok, tavsiye yok…

İftira, hakaret, dalgaya alma, kutuplaştırma, ötekileştirme var, yetmiyor parmak sallama var, tiyatro desen ne türden ararsan var.

Son zamanlarda biraz bitlerinin kanlandığını düşündüler galiba, her önüne geleni tehdit etmeye başladılar.

Biz gelirsek size nefes aldırmayacağız diyorlar… Rahatlığa bakar mısınız?

Nefesini kesmeyi düşündükleri kesimin iktidarında söylüyorlar bunu.

Biliyorlar ki sevmedikleri iktidar bunların nefesini kesmek için uğraşmıyor. Ama bunlar rahatlıkla tehdit edebiliyorlar.

Tehditleri de yabana atılır türden değil ha…

28 Şubat’tan biliyoruz onları ve neler yapabileceklerini…

Aldıkları belediyelerde nasıl işçi kıyımı yaptıklarını, kimsenin gözünün yaşına bakmadıklarını ve hiçbir iş yapmadan algıyla nasıl dümen çevirdiklerini biliyoruz.

Heykele saldırı tiyatrosu çeviriyorlar, sonra o tiyatro üzerinden bir kesime olan düşmanlıklarını boca ediyorlar.

Kendilerinin her türlü kutsalına saygı beklerken, kendileri hiçbir kutsal tanımayıp düşünce özgürlüğü adı altında her türlü kutsala saldırıyorlar.

Hayırda yarışmak gibi iyimser bir başlangıç yaptığıma bakmayın, o iyimser başlangıcı “Hayırda yarışmanın” ne demek olduğunu bilenlere yazdım.

Bizler gücümüz nispetinde hayırda yarışacağız. Onların dili ile konuşmayacağız.

Onlar hastalarımıza ve ölülerimize saldırıyor diye biz de aynısını yapmayacağız.

Sessizce geçiştirmek varken illa kendimizi bir şeyler söylemek zorunda hissetmeyeceğiz.

Biz yapıp ettiklerimizle onların önüne geçeceğiz, kötü söylemlerimizle değil.

Bekledikleri türden değil, anladıkları türden konuşacağız onlarla, çizgimizi aşmadan. Onlar kendileri gibi konuşmamızı isteseler de…

 

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube