ÖLÜME SALINAN DÜŞLER
ÖLÜME SALINAN DÜŞLER
Bir köylü eşeğini kuyuya düşürmüş, ne yapıp ettiyse kuyudan kurtarmaya yetmemiş gücü. Eşek kuyunun dibinde aç susuz kalacak. Eşeğin orada öylece ölüp gitmesine dayanamamış ve aklına parlak bir fikir gelmiş. Ben bu kuyuyu toprakla doldurursam eşeğim toprağın altında kalır ve fazla acı çekmeden ölüp gider, diye düşünmüş. Sağ bir hayvanı diri diri toprağa gömmek aklına pek yatmasa da başka çıkar yol bulamamış.
Başlamış kuyuya toprak dökmeye, her döktüğü toprak eşeğin üzerine geliyor ve eşek silkelenip toprağı yere atıyor, bu durum böyle devam edince eşeğin altında git gide yükselen toprak eşeği kuyudan çıkartıyor. Tabii ki köylüye de sevinmek düşüyor.
Hayatımızdaki yok etmeye çalıştığımız acılar var, üzerine toprak örtüp bitmesini istediğimiz. Sonra bir de bakıyoruz ki o acının yerinde güller bitiyor.
Farkına varmadığımız davranışlarımız bizi doğru yola götürüyor, ya da kafamızdaki kötü senaryonun mutlu sonla bitmesini sağlıyor.
Okulda başarılı olamadı diye çırak olarak bir ustanın yanına verdiğimiz çocuğumuz günün birinde işadamı olarak karşımıza çıkıyor. Oysa zamanında komşulara rezil olduk, elin çocukları okudu, doktor oldu, avukat oldu düşüncesi ile harap ettiğimiz günlerimiz vardı. O doktor olan komşunun çocuğu belki de senin çırak olsun diye gönderdiğin ve işadamı olan çocuğunun hastanesinde çalışacaktır kim bilir?
Hani, “Hakkımızda hayır gibi görünen şeylerde şer, şer gibi görünen şeylerde hayır vardır.” İlahi düsturu var ya, bunu rehber olarak algıladığımız zaman hayat bizim için daha bir çekilir hale gelecektir.
Sabretmesini bilmeyen öğretmenler vardır, anne babalar vardır. Ben çocuğuma şunları şunları yapıyorum ama, zerre değişiklik yok derler. Saçımı süpürge ettim klasik söyleminden tutun da ceketimi sattım, adam etmeye çalıştım okumadı gibi sözler… Halbuki herkes tarafından bilinen şu gerçeği göz ardı ediyor insanımız: Toprağa atılan tohum bile hemen büyüyüp meyve vermez.
Senin ona verdiğin su, gübre zamanla onun bünyesinde birikir, ardından tadından yenmeyecek meyveler verir.
Bazen çok hoşunuza giden kısa vadeli başarılar, sonrasında hüsrana da neden olabilir.
Romanlardaki ve kitaplardaki hayal ürünü kahramanlara özenir kimisi de, neden benim eşim/çocuğum bunlar gibi değil diyerek içlerini karartırlar. Unutmayın o bir kahraman, hayal kahramanı yani.
Kafanızda bir beklenti oluşturup çok fazla hayal kırıklığı yaşamayın. İnsanlar birbirlerini gereğinden fazla önemserlerse düş kırıklığı daha çok olabiliyor.
Ne eşeğinizi kuyuya düşürdüğünüze üzülün, ne de onu diri diri öldürmekten çekinmeyin. Bazı ölümler var ki hayata bağlar sizi.
mustafasus@hotmail.com
{fcomment}