KAFASI KARIŞIK AK PARTİLİLER
Seçimlere çok az zaman kala yalnızca Ak Parti seçmeninin kafası çok karışık.
Onlar için herhangi bir değişiklik olmayacak ve bu monotonluk canlarını hayli sıkıyor olmalı. Değil mi ki her insan değişikliğe meyillidir biraz?
Onlar kendi liderlerinin ve bugüne dek ki kazanımlarının değerini biliyorlar ama bu yetmiyor.
Diğer partilerin hali pür melali hakkında fikir sahibi de olmak istiyorlar. Seçimlere kadar bu zor…
Muhalif seçmenin kafası tam bir durgun deniz… Ne rüzgar var yelkenlerine fora dedirtecek ne de kalk gidelim diyen…
En değme muhalif seçmen bile mesela televizyonlarda oynayan reklamlardan bi’şey çıkmayacağını biliyor.
Sokaklarda, billboardlarda boy gösteren Bahçeli, Demirtaş, Kılıçdaroğlu afişlerine her muhalif seçmen gülüp geçiyor.
İçten içe kızıyorlar, boğazlarında bir yumru, içlerine oturmuş birer öküz.
Şöyle ağız dolusu, içi boş olmayan bir şey vaadedin de biz de sosyal medyada, gazetelerde, kahvehane sohbetlerinde kendimizi gösterelim. Lafı gediğine koyalım. Ak Partililerin karşısına, işte biz de buyuz! Diyelim diye iç geçiriyorlar.
Yok. Olmuyor.
Dillerine, yapılan algı operasyonları neticesinde takılan birkaç küfürlü söz, birkaç “hırsız, saray, gemicik” saçmalaması dolanıyor. Sonra da oturup kimisi kımız, kimisi kaçak çay, kimisi de yetmişlik şişeye alıp eline, dalıp gidiyor.
İçlerinde en cevval olanı Selocan. Ağzı iyi laf yapıyor. Demirel’i anımsatıyor.
Mesela diyor ki Kürtçe Kur’an Bastırdık diyen Tayyip Erdoğan’a:
Sen önce o Kur’an’ın ilk emrini uygula, çalma diyor. Doğru ya Tayyip Erdoğan okumayı nereden bilsin?
Seçmenlerinden en radikali bile biliyor ki bu laf ebeliğiyle Kandil’den bir adım öteye geçilmez!
Bir gazeteci de çıkıp demiyor ki, Sayın Demirtaş, hırsızlık elbette savunulacak bir durum değil de, sen binlerce askerimizi şehit eden, hunharca öldüren PKK’nın çakallığını yapıyorsun, bunu hangi kitapla açıklayacaksın?
Ama hakkını teslim etmek gerekir, adamın ağzı iyi laf yapıyor, en azından çıkıp benim adım Kerime, Göbek adım neyse ne? Bin oyuna getiririm seni düşersen peşime, demiyor. Benim adım Kemal, ben yaparım diyeni de vardı bunların içlerinde.
Bahçeli, benimle yürü diyor! Yürü koçum kim tutar seni, diyebilen bir seçmeni yok. Sıcaktan uyuşmuş üşengeç tarla işçisi gibi sinek kışkışlayarak yürüyorlar.
Hele bir de CHP seçmeni var ki, dillere destan bir yolculuğa çıkmış, neyi alkışladığını bilmeden, şak şak şak alkışlarla ortalığı toz duman ettiklerini sanıyorlar.
Allah akıl fikir versin diyeceğim de, akıllarının kendilerine bile fazla geldiklerini düşündüklerinden aman öyle kalsınlar, kalsınlar ki, ülkeyi bir daha eşi benzeri görülmemiş felaketlere sürüklemesinler, diye bi’şey demiyorum.
Ak Parti seçmeni de kafasını biraz toparlarsa iyi olacak, neticesi belli bir seçim heyecan vermiyor ama neticede ülkemizin nereye doğru gittiğini biliyorlar en azından.
Unutmadan, bu seçimde reklam konusunda tüm partiler kendilerini aşmış durumda. Ak Partiyi iyi reklam yaptığı için seçimlerin hepsini kazandığını zanneden bu muhalif partilere birisi şunu hatırlatsın:
İşini sağlam yaparsan reklam işe yarar, karın üzerine bina tesis etmeye çalışırsan değil.
Elinizde binanın maketi bile yokken bari milletin parasını reklamlarla çarçur etmeyin!