İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE SALDIRIRKEN…
Bugüne dek darbelerde, sınırötesi operasyonlarda, teröre karşı mücadelede, depremde, doğal afetlerde ve en son salgınla mücadelede muhalefet ve iktidar topyekün hareket etmedi.
Özellikle mevcut iktidar partisine olan nefret en can alıcı konularda bile muhalefeti dizginleyemedi.
Vekillere sağlanacak imtiyaz ve İstanbul sözleşmesi bunun dışında kaldı.
Nedir bu İstanbul sözleşmesi?
Neden tüm partiler üzerinde hemfikir oldu?
Uluslararası olması mıydı muhalefetin bu sözleşmeye destek vermesi, yoksa Türk toplumunun ahlaki yapısına dinamit koyan maddeler mi muhalefeti ittifaka zorladı?
Böyle bir durumda Cumhur ittifakı onay vermezdi bu duruma…
Olan oldu giden gitti… Sözleşme şuan yürürlükte ve onay veren kimsenin pek umurunda değil sözleşmeye karşı yapılan feryat figan…
Neden kayıtsız kalınıyor bu kadar tepki varken?
Cumhurbaşkanımız geçenlerde revize edebiliriz dedi sadece öyle kaldı.
Ben konuya farklı bir yerden bakmak istiyorum.
Elimizi kulağımıza veya vicdanımıza koyduğumuzda şöyle bir tespit yapabiliriz…
Kendi adıma İstanbul sözleşmesini hiçbir şekilde savunmadım ve savunulacak bir yönü de yok zaten. Özellikle meşhur maddeleri…
Benim takıldığım şey şu…
İstanbul sözleşmesi yürürlüğe girmeden önce Türkiye nasıldı sonrası nasıl?
Ahlaki çöküntü gittikçe artıyor bu bir facia tamam da bunun sebebi bu sözleşme mi?
Yoksa internetin, sözüm ona çağdaş dünyanın bir getirisi mi bu çöküntü?
Evimizde televizyon başköşede.
Çocuklarımızın ellerinde internet…
Yeni nesil zaten almış başını gidiyor, ilkokula dindar başlayan öğrenci üniversiteye varmadan dinî değerleri unutup gidiyor.
Şuan sözleşme iptal olsa, inanın hiçbir değişiklik olmayacak.
Ha bizler derin bir nefes alacağız sadece.
LGBT’nin hukuki dayanağı kalmayacak tamam da…
Kalmasa ne olacak?
Sembollere, sözleşmelere, işaretlere saldırıyor ama geleneksel Türk aile yapısına vurulan en büyük darbe olan çağdaşlaşma-batılılaşma denilen ucubeyi ıskalıyoruz gibi geliyor bana.
Mustafa Süs