Erbakan hocaya sordular, sen sihirbaz mısın ki, gelir gelmez ekonomiyi düzelteceksin?

Ne yapmayı düşünüyorsun pahalılığı azaltmak için?

“Sihirbaz olmaya gerek yok,

Hortumları kes, havuz oluştur, israfı önle yeter…” dedi.

Dediği gibi de yaptı. Tüm çalışanlara en yüksek zammı verdi.

Erdoğan da gelir gelmez bir kısmını uyguladı o sistemin ve başarılı oldu, şimdi de uygulanabilir bir sistemdir o. Bu konuyu ekonomistlere bırakalım.

Biz israf konusuna geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim…

Bakın bu israf konusunu gündemine alırsa kamuoyu, herkes o konuda israfçılara yüklenirse, başarı elde edeceğimizi düşünüyorum.

Tâbi israfçı da karşı çıkacak buna.

Kaymağı yiyenin karşı çıkması mümkün değil doğal olarak…

Hangi makamda oturan insan, makam aracının elinden alınmasını ister ki?

Daha önce de yazmıştım.

Devlet, okul müdürlerine makam aracı tahsis etse, kabul etmeyecek kaç tane okul müdürü vardır? Burada müdürlere değil sözüm… Hangimiz lüksten feragat ederiz?

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım.

Devlet israfı önlemeye üstten başlasın diyoruz da…

Bir okulun yurduna gidip, yurdun müdürü bize yemek ikram edince, kaçımız bundan rahatsız olup o yemek ücretini yurda veriyor?

Devletin israf kademesinde kim varsa, bizim içimizden çıkmıyor mu?

Bakanlığa gidince, meclise gidince, bize devletin kesesinden yediren, içiren kime itiraz ettik?

Hangimiz bedavadan ”gereksiz” yurt dışı gezisini elimizin tersiyle ittik?

Derse girmeden maaş alan akademisyen de israftan muzdarip, basın kartı ve basının gücüyle devletin imkânlarını kullanan gazeteci de israftan muzdarip! Vergi kaçıran esnaf da…

Sendikalar toplantı yapıyor lüks otellerde, onun parası kimden çıkıyor? Devlet sendika üyelik ücreti öder mi ya? Bunu niye kimse sorgulamaz ki?

O toplantılara katılan insanlar, gelen zamları eleştirir! Böyle de tuhaf bir dünya! Senin aidatını kim ödeyecek peki gadasını aldığım?

Sezai Karakoç’un ”milletin kesesinden hacca gitmem” duruşunu anlatıp duruyoruz her ortamda.

Kaç kişi bu duruşu sergiledi?

En basit bir tatil mekânına giderken, devletin tesisinde daha ucuza konaklamak için araya adam koymuyor muyuz?

İsrafa karşı olmak ile karşı çıkmak arasında fark var!

Teklif edilen her usulsüz ikramı, elimizin tersiyle geri çevirmezsek veya ikram edilen yemeğin karşılığını ödemezsek…

Kusura bakmayın ama israftan şekvacı olmakla israf azalmaz.

İsraf ne zaman yok olur, onu da söyleyelim…

Kıtlık zamanında yok olur yani mecbur kalırsak…

Belediyelerin harcadığı gereksiz paraları görüyorsunuz.

Kurumların beş yıldızlı lokantalarını görüyorsunuz.

Üst düzey yetkiliyi devletin kesesinden üst düzey ağırlamak, onu hediyelere boğmak hangi dinde var Allah aşkına?

Vereceksen, kendi cebinden ver kardeşim.

Ya da normal bir şekilde ağırla!

En lüks lokantaya götürüp de niye millete kesiyorsun faturayı?

Ekonomik sorunlar israfı önlemekle biter mi bitmez mi, onu bilmem.

Bildiğim şey şu…

Anam pekmez bitince kabını su ile çalkalar, o suyu da ya kendisi içer ya da bize içirirdi…

Ve öylelikle yedi çocuk büyüttü.

Şimdi tek çocuklu aileler geçim sıkıntısı çekiyormuş!

Niye? İsraf en üstten, en alta yayılmış da ondan!

Bereket olmadan refah da olmaz!

“Bereket kırıntıdadır!”

İsraf sadece evimizde değil, devletin kurumlarında da günahtır…


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube