HAYIRCILARIN KEYFİ BEYDE YOK!
Anayasa değişikliği artık kapıda sayılır.
16 Nisan tarihi bir dönemeç…
Bu tarihe kadar herkes eteğinde ne kadar taş varsa dökecek.
Kimi taşı karşısındakinin kafasına atıp kafasını kıracak, kimi de yanındakine verecek karşısındakinin kafasını kırması için…
Yani demem o ki!
Kutuplaşma gittikçe artacak…
Bu süreçte EVET diyecek olanların işi hayli zor…
Niye zor?
Düşünecekler…
Ne demiş şair?
“Günün en ağır işçisi benim, 24 saat seni düşüyorum.”
Neyi düşünecekler peki?
90 yıldır ülkenin bir türlü muasır medeniyetler seviyesine niye çıkamadığını düşünecekler…
Bir gemide iki kaptanın o gemiyi limana götürmekte zorlanacağını düşünecekler.
Atom bombası atıldığı halde dünyada söz sahibi olan Japonya’yı, dünya savaşından çıktığı halde dünyanın süper güçleri arasında yerini alan Almanya’yı düşünecekler.
Derme çatma ithal kanunlarla elimizi ayağımızı bağlayan prangalardan nasıl kurtulacağımızı düşünecekler.
Tüm dünya Müslümanlarının ümidi olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin akıbetini düşünecekler.
7 Haziran seçimlerinden sonra ülkemizin koalisyon görüşmeleri yüzünden kaybettiği 6 ayı düşünecekler.
Bağımsız yargının tarafsız da olması gerektiğini düşünecekler.
Cumhurbaşkanının da yargılanması gerektiğini düşünecekler.
Halkın seçeceği kişinin kim olursa olsun baş tacı edilmesi gerektiğini düşünecekler.
Erdoğan gidince yerine gelecek başkanın da içimizden çıkacağını düşünecekler.
Devletin tepesinde kavga olursa millet kaybeder, millet kaybederse tüm ümmet kaybeder, bunu da düşünecekler.
Peki ya hayır diyenlerin işi niye kolay?
Onlar için herhangi bir problem yok…
Onların düşünmelerine de gerek yok.
Tayyip Erdoğan istiyorsa bizim “Hayır” dememiz yeterli diyorlar…
Argümanlarının altına da üstüne de, içine de dışına da bakıyorsun, hep aynı kapıya çıkıyor sonuç…
Düşünmek, beceri ister, cesaret ister, birikim ister…
 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube