EYLÜL'Ü ANLAMAK
EYLÜL’Ü ANLAMAK
Eylül içinde barındırdığı potansiyele dayanarak bir başkaldırıyı simgeler.
Hüzünlü bakışlarıyla, sarı sıcak yakışlarıyla, yazdan kalma kavuruşlarıyla asidir Eylül…Gidene yol gösterecek kadar kendinden emin, kalana yer gösterecek kadar mümbittir.
İçine atarak bütün sıkıntıları kendi kendini yer bitirir de etrafındakilere tek bir zararı olmaz Eylülün.
O yüzdendir ki sararır solar, o yüzdendir ki sessizce akıtır gözyaşlarını.
Sessizce asidir, sükut ederek feryat eder.
Dokunur hissedeceğin kadar ama incitmez.
El yordamıyla okşar ruhunu, sözsüz gamlanır.
Issızdır kimi zaman, susturur içinde barındırdığı kalabalıkları…
Biriktirdikçe sanırsın ki öyle ölüp gidecek, sanırsın ki o haliyle gömülecek renk cümbüşü yaprakların altındaki toprağa, sıkıntısı kasaveti.
Birden değişir iklimi Eylülün…
Kurulu düzene, dayatılanlara, serzenişlere aldırmadan bir yaz boyu aldığı enerjiyle çevirir pervanesini.
Öyle hızlı eser ki rüzgarı, hortum olur dağıtır, kasırga olur siler süpürür önüne gerilen setleri, engelleri.
Sessiz atın çiftesi gibi iz bırakır değdiği yerde.
Kısıtlayamazsın Eylülü, gem vurulmaz bir küheylan gibi şahlanır.
Zemheridir, karakıştır Eylülün müjdesi anlamayana.
Donar kalırsın, üşürsün kulak vermezsen çığlığına, duymak, hissetmek zorundasındır Eylülü…
Kucağını açar bekler, sıcacıktır koynu, dışarıda fırtınalar esse de, bakma sen savruluşuna sağda solda…
Hayat verir, umut vaat eder, oluruna bırakmaz hiçbir işini, halledemediğin onlarca sorunu zamanı geldi, olgunlaştı artık, çözüm vaktidir der hallediverir.
Bir başlangıçtır bitişlerin son bulduğu akşamlar gibi. Gün, nasıl gün batımıyla başlarsa, Eylül de başlangıcıdır ömrün. Bitti sandığın en güzel başlangıçları barındırır sinesinde.
Hiçbir işçi yevmiyesiz kalmaz Eylülün akşamında, hiçbir yolcu nevalesiz…
Eylül ısıtır üşüyen ruhları, ısınmasını bilene…
mustafasus@hotmail.com
{fcomment}