ESKİ SİSTEM DEVAM ETSE OLMAZ MI?
ESKİ SİSTEM DEVAM ETSE OLMAZ MI?
Tarihin kırılma noktasındayız.
16 Nisan gerçekten bir dönüm noktası.
Ayaklarımıza takılan prangalardan kurtulmamız için var gücümüzle çalışmak zorundayız.
Zamanında bizi öyle bir kandırmışlar ki…
Topraklarımızdan çekilip giden düşmanlar aramıza nifak tohumu atmaktan, elimizi kolumuzu bağlayacak yasalarla bizi birbirimize düşürmekten geri durmamışlar.
90 yıldır ne içimize kapanabilmiş ne dış dünyaya açılabilmişiz.
Birkaç tarım ürünü hariç her şeyde dışa bağımlı bir ülke olmuş, bir arpa boyu yol kat edememişiz.
Kendimize gelmeye başlayınca ensemizde terör belasının nefesini hissetmiş, bizi terörle, ekonomik krizle terbiye etmişler.
Her seçimden sonrası kaos olmuş, koalisyonlara, pazarlıklara mecbur kalmışız.
Müslümanlar çok oy alınca ‘her şey sandık değil’; laikler çok oy alınca ‘demokrasiye, seçime saygı duy’ demişler…
Batı nasıl istediyse öyle dizayn edilmişiz.
En fazla oyu alan partiler gözlerimizin içine baka baka muhalefet sıralarına oturtulmuş ya da askeri darbelerle alaşağı edilmiş…
Şimdi durum tersine dönmeye başladı.
Surda açılan gediğe, Anadolu kıt’ası büyüklüğündeki dava taşını koyma vaktidir!
Vatanını seven, ayaklarımıza bağlanan prangalardan kurtulmamızı isteyen her kim varsa, şucu bucu olduğuna bakmadan, sandıkta elini vicdanına koyup, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini düşünmek zorundadır.
Eski sistemle yeni sistem arasında, nereden bakılırsa bakılsın öyle büyük farklar var ki…
En büyük fark da, bize dayatılan kaos, bilinmezlik, kutuplaşma, iktidar pazarlığı gibi lanet olası şeylerin yerle yeksan olacağıdır.
Hangi parti gelirse gelsin, kim seçilirse seçilsin herkesin, her kesimin saygı duyacağı bir hükümet yönetecek ülkeyi.
Ve hükümeti millet seçecek!
Bölük pörçük partiler, dağılan oylar, temsil edilemeyen kesimler falan tarihe karışacak…
Beğenmediğimiz başkanı 5 yıl sonra indirecek olma imkanımız var, daha ne?
Bu belirsizliğin devamını isteyen herkesten çocuklarımız hesap soracak, bunu tarihe not düşelim…