ELEŞTİRİ KONFORU!
Konforlu yaşamak nedir diye sorsalar, derim ki…
Oturduğun yerden gördüğün her olumsuzluğu eleştir.
Hem risk almamış olursun, hem sana ”Ne güzel hiç boyun eğmiyor, eğriye eğri, doğruya doğru diyor.” derler, hem de vicdanını rahatlamış olursun…
Fakirlik mi var? Zenginlere veryansın et kurtul. Bir fakirin elinden tutmana gerek yok.
Eğitim kötüye mi gidiyor? Eğitimcileri suçla kurtul. Çocuğunu eğitmene gerek duyma.
Tüketim ekonomisinden rahatsız mısın? Üretim ekonomisini savun rahatla. Ama üretime katkın olmasın.
Toplumda ahlaksızlık dibe mi vurmuş? Kendinden başka herkesi yerin dibine sok.
Döviz, altın yükselişe mi geçmiş? Ülkeyi yönetenlerin arkasında durma, parana para katmak için her türlü yola başvur, kredi çekerek faize, dövize, altına yatırım yap ama her şey sütliman olsun diye beklentiye gir.
Bu ülkede en kolay yapılan şeydir hiçbir zahmete katlanmadan eleştiri yapmak.
Kime sorsan kötü gidişatın sorumlusu başkaları.
Makam mevki sahiplerinin, bürokratların, siyasilerin hepsi ihale peşinde, hepsi riyakar, hepsi liyakatsiz! Yukarıdakilerin hepsi zengin olmanın, su akarken testiyi doldurmanın peşinde.
Sadece biz masumuz, biz mütevaziyiz, biz liyakat sahibiyiz.
Peki bu yukarıdakiler kimler?
Onlar uzaydan mı geldi?
Onlar bizim içimizden çıkmadı mı?
Bize görev verilince biz masum kalabilecek miyiz?
”Kimse işlemediği günahın masumu değildir!” derler…
Elini taşın altına koy, sen örnek ol, sen çabala desen, kimsenin umurunda değil…
Her birimiz gönül rahatlığıyla, devleti yönetecek kapasitedeyiz.
Her türden bakanlık yapabilecek kadar donanımlıyız.
Devletlerarası yapılan anlaşmaları, devletlerarası ilişkileri yürütecek kadar irade sahibiyiz.
Nasıl öğretmenlik yapılacağını biliyoruz, bir doktor nasıl olmalı, biliyoruz.
Hatta savaş stratejileri konusunda da fikir sahibiyiz.
Uluslararası dengeler, ülkenin iç dinamikleri, kaygan zemin falan umurumuzda değil.
Bir yerde okumuştum:
Bir araştırmacı ülkeleri gezip sadece çaycılara soruyor, sen ülkeyi yönetiyor olsaydın nasıl yönetirdin, diye…
Birçok gelişmiş ülkelerin çaycıları ”Benim işim çay yapmak, ülke yönetiminden anlamam.” derken, bizim Türkiye’deki çaycı araştırmacıya üç beş saat anlatıyor ülkenin nasıl yönetileceğini…
Ve o araştırmacı, ”Türkiye çok yavaş gelişir.” özetinde bitiriyor raporunu…
Mustafa Süs