Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

DOĞUM GÜNÜ MUHASEBESİ

Paylaş

DOĞUM GÜNÜ MUHASEBESİ

Şimdi saatleri geri almanın, dünü geri getirmenin bir anlamı yok sanırım. Bunu düşünmek bile abes. Düşünmeden edemeyeceğim, söylemeden de edemeyeceğim, dersin ya, söyle ve düşün!

Ya da düşün ve söyle artık hangisi daha çok yarayacaksa işine!

Kaybolan yılların hesabını kime sorsan kimse hesap vermek istemez. Aslında kimse hesap vermek istemez. Her konuda böyledir bu.

Herkes hayatında olup biten ve yaşanılan acılardan hep başkalarını suçlayarak kurtulur. Oysa, vicdan en büyük mahkemedir.

Biz de hep böyle yaptık ya da ben.

Vicdan mahkemesinden kaçtık, kaçtım.

Aynaya bakmadım çoğu zaman, aynalardan kaçtım, yara alırım diye, Sezen’in ifadesiyle.

Daha yeni başladı Nisan.

Bugün bir yarın iki olacak.

Sorguladım kendimi, düşüncelerimi ve duygularımı.

Kaçtım kendimden fersah fersah ötelere.

Kendisinden kaçan kaç kişi varsa banane!

Ben kendimden kaçtım.

Kendi ipimle kuyuya inmemden kaçtım.

Kendi doğrularımdan ve yanlışlarımdan kaçtım.

Yanlış yaptıklarımı doğru, doğru yaptıklarımı yanlış olarak yapmış olsaydım da gene aynı olacak hayat.

Üç aşağı yedi yukarı.

O zaman vicdan azabı çekmenin ne alemi vardı değil mi?

Hayır insan vicdan azabını sırf kendisini suçlamak için çekmez. Hayatına giren acıları, hayatına giren insanları rahatlatmak için çeker.

Vicdan madem en büyük mahkeme.

Gelin hesaplaşalım dedim yanlışlarıma.

Kaçtılar. Öyle bir kaçışları vardı ki, sanki gören onları boğacağım zanneder.

Oysa benimdi o yanlışlar.

Sakat doğmuş bir çocuğu kim boğmak ister. Kendi kanındandır o çocuk.

Yanlışlarım da öyle işte!

Benim onlar. Biriktirdiklerim, beni bu hale getiren yanlışlarım.

Doğrularımı pek de umursamıyor gibi görünsem de inanmayın siz. Onlar benim doğrularım.

Sahip çıkıyorum hepsine.

Yanlışlarım kadar. Belki onlardan daha fazla.

Senede bir kez yaparım ben böyle muhasebe!

Hiçbir işe yaradığını görmedim nedense!

Madem yaşanılacak, ölelim öyleyse!

M’S

1 Nisan 12

{fcomment}


Paylaş
Exit mobile version