Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

BAHAR KAÇ YALNIZLIĞA GEBE?

Paylaş

BAHAR KAÇ YALNIZLIĞA GEBE?

Gözlerin gülsün yeter ki, ne gerek var bahara?

Kırlar çiçekle dolmuş, canlanıyor doğa acelesi var sanki. Dağlar tüm heybetiyle duruyor karşında, dumanlı başı.

Taşlardan bile su fışkırıyor görmez misin?

Ayağının altına serilmiş rengârenk çiçekler, kuşların cıvıltısıyla hayat buluyor ölü ruhlar.

Çocuklar anne eli arıyor, tutup sokağa çıkmak için.

Deniz dalgalarla eskisi kadar dost değil, sessizce vuruyor kıyıya.

Kesildi sesi de rüzgârın. Kime şarkı söyleyecekti ki zaten?

Bağrı açık delikanlılar çoğaldı, saçlarını rüzgâra taratan yeni yetme kızlar.

Mevsim bahar! Aylardan Nisan!

Hoş geldin diyebilmekti maharet. Hoş geldin, hoşuma gittin.

Bahar neden insanlarda farklı bir anlam taşır ki?

Aklınıza ilk geleni söylemeyeceğim. Aklınıza gelenleri çıkartın aklınızdan. Aklınızı bahara verin. Çiçeklere verin tüm ilginizi. Yağmurlarda ıslanmayı ümit edin.

Samanlığın bile seyran olduğu günler geride mi kaldı nedir?

Gülen bir yüz göremiyorsanız, vefalı bir dost. Ya da ne bileyim, baş başa verip de baharı unutturacak yarenlikler bittiyse, önemlidir tabii ki bahar!

Yoksa ne gerek vardı onca tantanaya?

Öyle değil mi?

Tasını tarağını toplayıp gitsindi. Terk ettiği rüzgârının önünde savrulsundu bahar.

Bakışlarla bin çiçek yeşerirdi topraktan! Kuşlar söylemese de, diller en güzel şarkıları söylerdi, değil mi ama?

Bir dostun dizinin dibine yatmak varken, bir dostun saçlarda dolaşan ellerine kaç bahar satardık oysa?

Toprağın kokusu ana kokusuyla birleşmedikten sonra, yalınayak dolaşmak o kadar da önemli olmasa gerek toprakta.

Kapını çaldığında, tüm yalnızlığını uzunca bir süre ortadan kaldıran dostluklar edinmiş olsaydık, bahar gene gelsin miydi?

Soğuk kış gecelerinde, artık gelsin, gecikmesin, diye beklediğimiz bahar, yalnızlığımızın dışavurumu değil de nedir?

Bahar değil midir görmek istemediğimiz samimiyetsizlikleri örten, bir gece gibi.

Bahar değil midir, sığınılacak bir liman bulamayışımızın bize yansıması?

Dağlar gel ettiğinde koşup gidiyorsak, gel etmeden de davetsiz bir misafir gibi…

Derdimizin ilacını bulamayışımızdan değil midir?

Kim saklar bizi dağdan gayrı, kim saklar gözyaşımızı yağmurdan öte?

Denizin dibinde inci arar gibi, birkaç kelam, birkaç iç burkan, bir hüzün barındıran söz arayışımız değil midir baharı anlamlı kılan?

Yağmurun ruhlarımızı arındırmasını temenni ederken kaç bahar daha bekleyeceğiz?

Baharı kaç kez daha çekeceğiz sineye?

Arınır mı dersin ruhlar? Kirlerinden, alınganlığından, sahte yüzlerden, yalandan, dolandan?

Hesap sormaya dayanır da dağlar, dayanır hiç yüksünmeden! Gözler kaçar gözlere değmemek için, sözler cılız kalır kulaklara girmemek için. Bir yürek bir başka yüreğe değmez de, dağlar dayanır işte onca ağırlığına aldırmadan.

Tüm şehrin üstünü örtüp, en dirayetli ve kifayetli kelimeleri haykırırsın dağlara, yankı yapar, deler yüreğini, yürek dayanmaz, dağ dayanır. Kulaklarını sağır edercesine bağırırsın, duymaz kimse, örtmüşsündür üstünü, şehrin ve duyması gerekenlerin!

Söyler misin?

Baharı özlemek daha kaç yalnızlığa gebe!

mustafasus@hotmail.com

www.mustafasus.com

{fcomment}

 

 


Paylaş
Exit mobile version