ASKERİMİZ TARİH YAZARKEN ARADA KAYBOLAN GERÇEKLER
Gerçek tarih ne zaman yazılacak, bizden saklanan gerçekler ne zaman ortaya çıkacak? diyoruz ya!
Yalan yanlış yazılan tarihin üzerine bina edilen bir ülke Türkiye.
O yüzden neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden;
Kimisi yanlış yazıldığı için öğrendiği yanlış bilginin üzerine nice destanlar uyduruyor, kimisi de de onun haline bakıp iç geçiriyor, ona acıyor ama elinde resmi bir kaynak yok ki, gerçeği vursun yüzüne!
Sadece kahramanlık destanı mı?
Birbirini ezmek isteyen insanlarımız var, birbirini bir kaşık suda boğmak isteyen insanımız var.
O tür yalan yanlış bilgilerle;
Siz şöyle yapmıştınız, siz bunu hak ettiniz, sizin hiçbir zaman bu ülkeye faydanız olmadı, siz destek değil köstek oldunuz, siz savaşlarda şunlarla işbirliği yaptınız gibi aslı astarı olmayan ama resmi tarihin yazdığına bakarak bölündükçe bölünüyor, ayrıştıkça ayrılıyoruz.
Resmi olarak ne zaman gerçeklere kavuşacağız bilinmez.
Çünkü gerçeklerin açığa çıkmasını yalanlardan beslenenler asla istemezler. Hayatları yalan üzerine kurulduğundan, yalanlarla bugüne kadar büyüdüklerinden, yalanlarla insanları ezdiklerinden iyot gibi ortada kalmayı asla istemezler.
Yalanlardan ezilenler, yalanlardan bıkanlar da gerçeğin ortaya çıkmasını talep edemez, linç edilir hemen.
Tüm bunları niye yazdım?
Şuan Türkiye tarih yazıyor!
Türkiye’nin yanında olanlarla olmayanlara bir bakın.
Geçmiş dönemdeki savaşlarda cepheye gidenlerin kim olduğunu, savaşı kimlerin kazandığını, kimlerin cepheye gitmese bile askerlerimizin ardından dualar ettiğini göreceksiniz.
Ve tarih bunları gene yanlış yazarsa, onlar kahraman olacak, edebiyatını onlar yapacak, bizim çocuklarımız da ezik ezik onların yalandan masallarını dinleyecekler…