KENDİNE KUYU KAZARAK KAYBEDENLER (Öykü)
KENDİNE KUYU KAZARAK KAYBEDENLER (Öykü)
Hiç unutmam senee? Epey oluyor galiba…
Yakın bir arkadaşımız çok erken yaşlarda evlenmişti… Derdi neyse?
Sevdiği kızı çok seviyordu galiba, hayırlı işler bekletilmeye gelmez, şer işlerde de yavaş hareket edilir mantığıyla Allah’ın emriyle, Peygamberin gavliyle kız isteyecek zannederken biz, kızı kaçırmış bu deli.
Kızı kaçırınca kız tarafı tabi oralı olmuyor, kaçan kıza ve damada mesafeli duruyor da, oğlanda da tip desen var, karizma desen var, ne ararsan var yani…
E düğün de yapılmalı yani!
Düğün zamanı geldi, bizler de arkadaşı yalnız bırakmıyoruz düğününde…
Diğer köy düğünleri nasıl olur bilmem, kimisinde su gibi içki içilirmiş falan derler de,
Bizim köyün düğününde gençlere sigara ikram edilirdi.
Normal bildiğin Maltepe sigarası.
Bizim arkadaşın ensesi kalın mıydı neydi, onun düğününde Tekel iki bin sigarası ikram ediyorduk biz gelenlere.
Maltepe sigarasının iki katı falan pahalı idi tam emin değilim.
Pahalı sigara içmek isteyenle dolup taşıyordu gençlerin bir araya geldiği oda.
Gençlerden bir tanesinin dağıtılan sigaradan haberi yok, sokakta sigara yakıyor.
Bizde büyüklerin yanında asla sigara içilmez çok ayıp karşılanır idi.
Ben meselâ abilerimin yanında hiç içemezdim, hâlâ da öyleyim. Ama küçük kardeşim içer benim de abimin birinin de yanında… Küçük olduğundan mı, borç isteyince verdiğinden mi ne, hiç sesimiz çıkmaz ona…
Emmilerimden bir tanesinin yanında içerim sadece onunla da çok fazla vakit geçirdiğimiz için mecburen, utanmaya sıkılmaya…
O da sağolsun hiçbir şey demez, iç Allah kurtarsın der.
Bizde de irade olmadığı için Allah kurtarmıyor, kaderi senin çabana bağlı kıldım diyor.
Ben de kendim yan gelip yatarak, Kâbe’ye giden her tanıdığa sipariş veriyorum, Kâbe’yi görür görmez dua edin, kabul olur deniliyor, falan diyerek…
Ya beni pek kale almıyorlar ya dua etmeyi unutuyorlar ya da edilen dua kabul olmuyor çekeceğimiz dert, harcayacağımız para var…
Para deyince aklıma geldi, bir Kayserili’nin parasını ele, dumanını yele vermesini hâlâ aklım almıyor.
Yoksa ben Kayseri’nin kafası çalışmayıp okuyan tiplerinden miyim? Öyle galiba… Allah’tan azalttım sigarayı, iki pakete düşürdüm…
Konuyu unuttuğumu sanmayın,
Bizim genç sokakta Maltepe sigarası yakmaya çalışırken, bir görgü tanığından dinlediğim şekliyle aktarıyorum:
Bu genci abisi görüyor ve tekme tokat giriyor.
Arkadaş diyor ki, ben de sigara içiyor diye dövüyor sanıyordum, meğer durum farklıymış…
Neymiş durum?
”Lan salak diyor abisi, düğünde Tekel iki bin dağıtılıyor, sen burada Maltepe içiyorsun.”
Tabi biz durumu duyunca gülmekten öldük, o günden beri ölüyüz, aman be yaşadığımız hayata hayat mı diyorsunuz?
Konuyu nereye getirecektim ben?
Ha, mevzu sigara ya…
Sigaraya getirecektim.
Herkes başkasının kuyusunu kazarken bizler yani sigara içenler, kendi kuyumuzu kazıyor, kendimize ediyoruz ne ediyorsak…
Herkes Tekel iki bin kalitesinde başkasının kuyusunu kazıp kendini ve etrafı zehirlerken bizler Maltepe kalitesizliğinde kendi kuyumuzu kazıp kendimizi düşürüyoruz gözlerden.
Verilen değerleri çarçur ediyoruz. Daha yukarı çıkmamız gerekirken,
Yok benim yerim yukarı değil aşağıya düşmek istiyorum, diyoruz.
Aşağı düşerken bizi tutanların sırtına basıp onları da çamura gömüp kendimiz de çamura gömülüyoruz.
Elimizden sigarayı alıp kıran olsa elini kırıyoruz, gönlünü kırıyoruz.
Bir keresinde çok iddialı bir laf etmiştim,
”Ben hâlâ sigara içiyorsam hiç dostum yok demektir bu.” demiştim de olayı irade ve salt sigara olarak algılayanlar bana tuhaf tuhaf laflar etmişler, bi yürü git ya, demişlerdi.
Şimdi oturup o eski günleri düşünürken tam da öğle vakti yemekten sonra ne çay içilir be!
Yemek dedim de aklıma geldi, öğlen yemek yemiyorum yemeğe vereceğim parayla sigara alırım diye, bu Kayserililiğe girer mi? Hem göbeğe de zararı oluyor, eridi gitti mübarek…
M’S