Hiç unutmam çocukken hacca gidenlere bi’şey ısmarlama şansımız yoktu. Zaten ısmarlasak alan da olmazdı.
”Sen fakir, ben fakir hep hâkir” olayından mülhem.
Ama hacdan gelenin evine gittiğimizde o film izler gibi baktığımız çevirmeli aletlere içimiz giderdi.
Bi keresinde Allah selamet versin dayım bize oyuncak tapanca göndermişti de dünyanın seksen 4’te biri bizim olmuştu.
O da çabucak bozulmuştu zaten tüm mahalleli çocuklar bi kere tetiğe bassa can mı dayanır tapanca mı dayanır?
Sonra büyüdüm, her hacca ya da umreye gidene foturaf makinesi ısmarlardım eskiden içimde kaldı diye. Ama iş ciddiye binince de işin şaka olduğunu dile getirir, gidenin yüreğine su serperdim.
Bi keresinde yine boş bulunup teyzenin birine demiştim de o her şakada bi gerçeklik payı vardır düşüncesiyle mi lafı bana yedirmek için mi yoksa sadece Allah rızası için mi neydi bilmem alıp gelmiş foturaf makinesini Allah razı olsun.
Hiç de kullanmadım nasip olmadı kullanmak ne oldu akıbeti bilmiyorum.
Bu işin başka bir yönü.
Bundan yaklaşık beş altı sene önce bir arkadaşım gitmiş Kabe manzaralı bana selâm yollamış kağıda yazarak adımı.
O foturafı da göndermiş.
Eyvallah dedim.
Ne söylersem söyleyeyim neyi kınarsam kınayayım Allah bana sıcağı sıcağına yediriyor. Soğuyunca tadı olmaz zaten.
O zamanlar da öyle yapanlara gıcık oluyordum.
Hâlâ gıcığım… Belki de ben hep gıcığım…
Bir iki hafta sonra o arkadaş bana mesaj gönderip o gönderdiği foturafı niye paylaşmadığımı sormuştu biraz sitayişle…
Hediye almayı da vermeyi de sevmem diyorum da insanlar bana kızıyor.
Allah razı olsun düşünmesi bile yeterdi ne gerek vardı ifşa etmeye orada burada…
Tatlı üslupla geçiştirdim arkadaşı.
Şimdi gelelim asıl mevzuya…
Daha yetmedi mi daha yeni mi geleceksiniz asıl mevzuya dediğinizi nasıl duyayım?
Bülent kardeşimin hacca gideceğini öğrendim.
Hemen yazdım ona.
Kardeşim n’olur benim neyim eksik adımı yazıver Kabe’ye doğru böğünün parasıynan dedim.
Baktım yazmıyor oralı değil.
Abdülkadir Dağlar kardeşimle dün video çekimi yaptık tehdit ettik resmen.
İkimiz de aynı gün doğmuşuz, doğum tarihini değiştiririz falan dedik…
Öyle deyince korkmuş tabi, korkunun gözünü seveyim…
Korku dağların bekçisidir derler eskiler.
Bu cümlenin konuyla alakası yok.
Bülent Kaya kardeşim yazar da ben paylaşmam mı dedim içimden yüzüne karşı.
Allah’ın bana gıdım gıdım yedirdiği şeyleri yemeye devam tâbi.
Kabe’den selâm edince olmuyor da illâ yazıyla ispat mı gerekli?
Allah bu yola başvuran herkese akıl fikir versin.
En çok da bana bu zulmü yapan Bülent kardeşime akıl fikir versin.
Onu buna zorladığım için bana, bana uyup Bülent’i tehdit eden Abdülkadir kardeşime de Allah akıl fikir versin…
İnşallah sadece foturafı görüp yazıyı okumadan hakkımda kötü düşünen olmaz diyeceğim de epey olur kanaatindeyim.
Çay iç Bülent kardeşim orada benim adıma bi de dua et, gerisi hep angarya…
Çabuk gel oyalanma Suriye’de Şam’a kavuşalım zemzem ve hurmaya….
Not: Mekke Mekke neyse de Şam bir başkaydı fıkrasını düşün ve tebessüm et…
M’S

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir