İÇİNE HAPSOLDUĞUN DÜŞLER (Deneme)
İki iklim ortasını mekân bellemişsin… Kesiştiği yerde mevsimlerin, duyguların kesiştiği yerlerde, doruklarda, tepelerde kendine mesken edinmişsin.
Kardelenlerin birinin boynu bükük diğeri dimdik ayakta. Çam kokularına burun kıvırmışsın, daha uyanmamışken tabiat.
Dizlerine kadar çamur, kalbine kadar yara bere işte.
Sayıklamışsın dağ boyu, efkarlanmışsın ne bileyim. Güneşi kaç kez daha batıracaksın ufkun derinliğine kim bilir? Kim bilir senin yalnızlığa münzeviliğini? Kimlerle sırtı dönük muhabbetler kesiştirirsin?
Uğuldamaz rüzgâr, fon oluşturup diline düşmeyen şarkılara.
Gemiler belki de sapasağlam değildir, gittiği yağmurla ıslanıyordur gidenler, denizleri yakmışlar, ormanları söndürmüşlerdir belki, börtü böcek eşlik ediyordur çınlamalarına.
Sen yine kendine bir iyilik yapıp duvarları yık üstüne, bir deprem enkazı kadar asil, bir gök gürültüsü kadar çevik ol. Şimşekler çaktığı zaman kalbinin üstüne, hangi yıldırım sana yol gösterecek, hangi ocak bir daha tütmeyecek görürsün.
Tekerlekler aksi istikamette, ikametgâhın yanlış yerlerden devşirilme.
Aitliğin yok, hiçlik kervanına katılmak sana göre değil. Her şey sana gebe, sen muhtaç değilsin hiç kimseye.
Dolaşıyor hala cümlelerin havada, asılı kaldı sözlerin, girmedi istediğin kulaklara. Ulaklara bahşiş verme artık, ulaklar kendi havasında. Hava kar havası değil üstelik yağmur çiselemekte düş düş…
Tel tel dökülüyor rüyaların, kan ter içinde, soyunurken mevsim kışı… En aceleci cemreler bile, ne havaya, ne suya, toprağa düşmek istiyor senin gibi. Toprağa, toprağın mümbit sinesine. Acını görüp de acılanmayacaksın, acılananlara acımayacaksın.
Dağların omzuna yaslanıp ağlarken yakalarsın ya kendini, boşluğa dayamışsındır hep karmaşık başını, boşluk ürpertir, boşluk titretir kendini.
Bir gemi gelir alabora eder su üstüne yazdığın o yazıları, sen hala boşluktan medet umarsın. Gemiyi çeker içine dip akıntılar, sende kaptırırsın kendini, kimse görmez bilirsin, görmez hiç kimse gözlerindeki o feri.
Nefes almak için uzattığında başını göklere, gökler selam durur sana, yıldızlar akışır, kayar her biri yeniden, aniden.
Gözlerindeki parıltıdır herkesin yakamoz sandığı, kulaklara gelen uğultu dalgaların sesi değil, feryadındır, iç sesinle duyurmak istediğin dizelerin.
Göze almışsındır belki yeniden akıntılara kapılmayı, yeniden yeşermiştir saklı düşlerin. Kendine sakladığın, saklandığın üstelik içine hapsolduğun…
Kaliteden ödün vermediğin acılarına sahip çıkışından belli zaten kaçıp gitmelerin, saklanmaların, ölü toprağı serpilmelerin üzerine.
Görmek isteyenlerin gözüne aşinadır göz ışıltıların, hangi hakikatin içindeki yalansın ve hangi yalan senin kadar hakikat?
Ezberlediğin tüm çıkmaz yolları unut, unut ne varsa yola dair her şeyi. Umut yollardadır! İnanma sen yine de.
M’S
2011