İHTİRAS GEMİLERİ (Öykü)
Git kendine başka yalanlar, başka masallar, başka hikayeler uydur…
Git! Kendi öykünde kaybol.
Başını yastığa koyunca çektiğin vicdan azabına kılıflar bul suya sabuna dokunmadan. Kirli kalsın ruhun. Sağından verileceği zannına kapılıp defterinin yat sağ yanına…
Nefes alamadığını hissettiğin her an, yaşattığın acıların altını çiz! Üstünü çizenlerin faydacılığından söz et mesela, satır aralarında.
Aynanın karşısına geçip yeni yalanlarla kalem sapla, kendi sırtına hançer sapladığını düşündüklerinin sırtına!
Sonra bi’ çay koy ocağa…
Soğut onu, içme! Ölümü çek içine çayın yerine!
Kuyu karanlık, düşme!
Farkında değilsin belki ama sular çekilmekte.
Suların izleri kendi yüzünde, kendi alnında, kendinde sular, üstüne yazılanların da üstünde.
Kaderin sana cilvesiymiş aslında senin kadere atmaya çalıştığın çalımlar…
Bumerang gibi dönüp seni vurmuş kader sana göre, oysa kaderi düşürmeye çalışmıştın ağına ve efendisi olmak derdine düşmüştün kaderin, Çağırmıştın yalan mı kendi benliğini, kaderin üzerinde tepinmesi için…
Her şey ters tepti algısı, senin kendine oluşturmaya çalıştığın yalancı bir algı aslında. Bunu senden başka fark eden de yok.
Ters tepen herhangi bir şey de yok. Nasıl olsun da? Manevra kabiliyetin olmadığı halde gemiyi nasıl tersine çevirebilirsin etrafın onlarca “kelek kesen”le doluyken? Basiret gemileriyle kol kola yürü mü sandın İhtiras Gemileri…
Tabii ki senin gemin daha hızlı ve daha önde gidecek ve daha erken yakalanacaktı fırtınaya. Daha erken varma düşüncene senden başka saygı duyan yoktu.
Denizaltı duygularının sırtına bağladığın mayınlar geminin altında ne geziyordu? Sordun mu bu soruyu kendine?
Sorarak yaşadığın hayatı, kendini sorgulayarak yaşamayı niye akıl edemedin, diye sana akıl verecek kimselerin olduğunu sanmam. Sanmam artık senin akla ihtiyacının olduğunu da. Yabancılaşmış bir dünya oluşturup, oluşturduğun dünyanın içine kendini de bir yabancı gibi yerleştirip, herkesi tanıdığın halde herkese yabancı gibi davranman, herkesin de sana yabancı gibi davranmasını gerektirmeyecek, bunu da yazma bir kenara nasılsa umurunda değilmiş gibi yapıp bükeceksin dudaklarını gene.
Kayıt altına al sağdan soldan gelenleri, sana sevap ya da günah yazan melekleri kayıt altına al. En çok soldan gelen melek yanlış yapıyor olacak sana göre. Şikayet edeceksin onu Allah’a…
Hayır seni ya da soldan gelen meleği aklamaya çalışmıyorum. Kayıt cihazındaki ters devreden de söz etmeyeceğim.
Sen nasılsa… diye söze başlama düşüncem de yok.
Güneş de ışıtmıyor zaten güpegündüz ve ısıtmıyor dünyayı…
Yıldızlar gece değil gündüz görünmekte.
Nehirler yokuş yukarı akıyorken, benimki de iş mi şimdi?
M’S