Dine Saygısızlık Edene Saygısızlık (Öykü)
Hiç unutmam ben çocukken güz mevsimini idrak ediyorken evde gecenin bir vakti çay içiyorduk. Kapı bir hışımla açıldı, teyzemin kızları…
Onlarla ortak ceviz ağacımız vardı.
Babama hitaben,
Emmi bizim cevizi birkaç çocuk toplayıp çalıyorlarmış yetiş diye feryat ettiler.
Ceviz de önemli, eskiden az bulunurdu guzum, şimdiki gibi bolluk yoktu.
Koşarak gittik cevizin yanına…
Evliyalıkta kibir olmaz. Ceviz ağacı bizim yanımıza gelmiyorsa biz onun yanına gideriz.
Sahiden de birkaç çuval, çuval dediğim elli kiloluk buğday çuvalını düşünün…
Doldurmuşlar tam gidecekler…
Babam hemen hiddetli bir şekilde bağıracak, onlar da çuvalı bırakıp kaçacaklar. Ben öyle hayal ediyorum.
Hayal gücü geniş.
Çocukken biz de ceviz toplardık ama sahibi tarafından toplanmış cevizi toplar, onların yetişemediği yerlere biz yetişir biriktirip satar ders kitabı alırdık, ikinci el yani bir üst sınıfa giden arkadaşlarımızdan.
Şimdi öğrencilerin önüne kitabı devlet poşetleyip koyuyor ama kıymet bilen nerede…
Konumuz o değil tabi.
İki gençten büyük olanı, üstelik uzaktan akrabamız da olur.
Babamın burnundan nefes alış verişine bakıp söylediği cümle:
”Dayı iki çuval ceviz için bu saatte evden çıkıp ta buraya gelmeye utanmadın mı?”
Ben hâlâ babamdan müthiş bir çıkış bekliyorum…
Birini sağa, diğerini sola yatırsın, çuvalları da alalım gidelim…
Babam öyle boşluğa bakarak…
Gidin Allah’tan bulun terbiyesizler, dedi döndük eve…
Kadir gecesini rakı ile kutlayan zibidilere sahip çıkanlara bakınca bu hikaye geldi aklıma…
Allah’ım aklıma mukayyet ol…
M’S