Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

Değirmenci Kıraathanesi (Öykü)

Paylaş

Değirmenci Kıraathanesi
Hiç unutmam bugün okulumuza kütüphane kurmaya gelecek ekibin temsilcisi dedi ki…
Hocam palet lâzım.
Yok artık demedim doğal olarak. Palet de neyin nesi, neyinize gerek de demedim.
Hani şu inşaatlarda kullanılan paletlerden istiyorlar bildiğiniz türden.
Ne işe yaradığından çok onu nasıl temin edeceğim? O önemli? Kafam direkt oraya takıldı.
Ne işe yarayacağını sormak aklıma gelmedi o telaştan.
Anladım da bir şeylere lâzım olacağını, üstünde durmadım.
Ne bir müteahhit var tanıdığım ne inşaat mühendisi, ne usta, ne işçi…
Nereden bulabilirim ki?
Hadi buldum diyeyim okula nasıl getireceğim?
Yarına kadar kamyonet bulmak mümkün değil.
Eskiden insanlar iş arardı şimdi iş seçiyorlar.
Onca düşüncenin arasında sordum yine de…
Paletler ne işimize yarayacak?
Kütüphaneye oturma bölümü yapacağız dediler.
Hayda! Ne işin var çayda?
Ben onu önceki senelerde yapmıştım da palet ile değil, yer minderleri ile.
Demek ki kütüphaneye oturma bölümü fikri tek bana özgü değilmiş ya da ben başlatmış da olabilirim? Bilemiyorum.
Yer minderini seviyoruz bunu kulakları az duyan sultan bile öğrendi artık.
Kulağa gerek kalmadı ki, insanlar görerek, okuyarak da duyuyorlar bu çağda.
Palet dedim de aklıma geldi…
Yokuş çıkarken paletli jeep gibi dağları yol eden bir kardeş ses verdi…
Ben bulurum!
Ya kim getirecek?
Ben getiririm!
Kul daralmayınca hızır yetişmezmiş!
Hızır mı, Değirmenci mi? Buğday yokken un getiren türden biri işte.
Hiç unutmam, benim okula kütüphane lâzım demiştim de,
Ben hallederim deyivermişti.
Hemen bir yerleri aradı, anında planı programı yaptı…
Tamam usta! dedi.
Usta der bana! Çırak olmadan terfi ettirir gözünde!
Bir keresinde bir yorum yazmış,
Allah iyi insanlarla karşılaştırsın diye.
Ben de,
Karşılaştırmış ya işte! demiştim.
Meğer tek onu değil beni de karşılaştırmış.
Kimisi yola çıkarsın Yoldaş olur, kimisi dağlardan kopup gelir Fedakar olur, kimisi Sönmez yanar, uzatır el olur!
Kimisi güler yüzüyle yaren olur, sırtlar yükünü, alır yükünü! Örter üstünü kirlerin elindeki fırçayla!
Bu arada!
Kütüphane dedin mi akan sular demlenir derim de inanmazlar!
Yola çıkınca kendiliğinden düzeliyor çoğu şey, diziliyor da raflar birer birer.
Çocuklara yapılacak en büyük iyilik ne deseler?
Onların ruhunu kitapla doyurmak derim.
Kitaba doydukça açlığı artar insanın.
Bunu da yazalım bir yere, güzel laf! İleride belki atasözü bilem olabilir. Kafiyeli de olsa fena olmazdı ama şimdilik kafiyesiz idare edelim.
Koştukça nefesi açılan atlar gibi çocuklar yetiştirmek nasip olsun herkese…
Onların çıkacağı merdivene basamak olmak gibisi yok.
M’S

02.12.’22


Paylaş
Exit mobile version