Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

Dağlarda İyi Örnekler (Öykü)

Paylaş

Hiç unutmam gene bugün, birkaç iyi insanla birlikte dağlara gidelim, karlar erimeden karların üzerinde bi’ çay içelim dedik düştük yollara…
Yollar da kar kaplıydı ha… Öyle böyle değil… Ve yükseklere çıktıkça karın yoğunluğu daha da artıyordu.
Şuraya mı kuralım semaveri buraya mı kuralım derken çıktıkça çıktık…
Baharın, yazın mitili attığımız yerleri yokladık durmak ne mümkün, yollar bize gelme gelme diyor…
Batar çıkamazsın diyor. Yolların dili olur mu? Olmaz mı? Hâl diliyle sesleniyor biz de anlıyor uzaklaşıyoruz hemen…
En sonunda bir yaylaya vardık, kimsecikler yok yayla evlerinde.
O evlerin boş olmasına üzüldük tabi.
Bir insanın yayla evi olur da haftasonu gelip de orada soba yakmaz mı? dedik koro halinde.
Artık şehirden nasıl sıkıldıysak…
Hatta iç ses olarak, keşke şu yayla evlerinden birisi tanıdığımız olsaydı da bize anahtar verseydi de biz sobayı yakardık bile demişizdir, diyen olmadıysa bile ben demişimdir büyük ihtimalle…
Kararı verdik semaveri buraya kuralım diye durdurduk arabayı.
Arkadaşlarımızdan görmüş geçirmiş olan biri dedi ki,
Burası esiyor, üşürüz, bi ağaç altı falan olsun biraz daha gidelim.
Buradan öteye araba gitmez karın yüksekliği fazla desem de, neyse bi’ çıkalım bağayım dedik.
İndirdiğimiz eşyaları da koyduk tekrar arabaya iki üç metre gitmeden arabayı batırdık kara…
Başladık kara kara düşünmeye.
Öne ittiler, arkaya ittiler olmadı, iyice kızak yaptı, tekerler boşa dönmeye başladı.
Kimse de yok etrafta, kimsesiz evlerden kürek falan aradık, eskimiş bir zibil küreği bulduk, tırmık bulduk, tahta parçaları falan bulduk, tekerin altını temizleyip güya arabayı kurtaracağız…
Oldu mu? Olmaz tabi, gömüldü iyice araba, nasıl olsun ki…
Yine ittirmeye çalışırken kuş uçmaz kervan geçmez yere bir araba daha geliyor.
İçimden dedim, hah sen de gel, sanki biz geçtik de sen geçeceksin…
Yanımıza kadar yaklaştı, iki kişiler karı koca…
Arkadaşlarla konuşuyorlar, ben de indim arabadan, niye gelmiş ki arkadaş dedim…
Meğer adam bizim cırmalamalarımızı uzaktan görmüş, bunlar gittikçe arabayı iyice batıracaklar gideyim de yardım edeyim demiş…
Çekme halatı var mı dedi, var dedim.
Yaklaşık seksen 4 sene önce bizim enişte vermişti, al bu lâzım olur diye. Para teklif etmiştim de öksüz malı değil demişti, hiç unutmam…
Bağladık halatı, bizimkiler de ittiler arabayı kurtardık.
Geri geri döneyim derken tekrar batırdık, yine başladı hengame. Allah’tan yardıma gelen arkadaş gitmemişti. Halatı tekrar bağlayıp yan yan çekerek yine kurtardık arabayı.
İşler yoluna girdikten sonra, nerelisin falan derken emmim yengeyi arabada unuttu bizimle sohbete başladı.
Artvin Yusufeli’denim dedi.
Düşünün adam Artvin’den İstanbul’a gidiyor İstanbul’dan bizi kurtarmaya geliyor hem de hiç karşılık beklemeden.
Biz de biraz önce şu yolda kalanlara çay dağıtan Afyonlu İmam’dan söz ediyorduk.
Okullara konferans verdirmek için yazar, çizer, hoca aramak yerine o İmam gibi birkaç iyi örneği anlatsak çocuklara o videoları yaygınlaştırsak yeter diyorduk.
İyi örnek dağlarda ayağımıza geldi.
Öyle iyi bir örnek ki, zor durumda kalıp, soğukta çektiğimiz sıkıntıyı yaşayınca daha iyi anlıyoruz iyi örnek olduğunu…
Allah sayılarını artırsın böyle insanların diye aramızda konuşurken, tabi çay falan oldu içiyoruz…
İçerken bir de baktık ki bir semaver çay bitmiş.
Yenisini demleyeyim mi diye sordum arkadaşlara, ikisi evet dedi, diğeri üstelik benim hemşerim olan arkadaşımız yeter bence demesin mi?
Gelirken izin sorunu yok diyordun ne oldu dedim…
İzin sorunu olanlarla ikinci bir dağ planı olmaz, öteden beri böyledir bizim prensip dedim.
Bu sefer semaverin altını bizden daha çok yakmaya başladı.
İkinci semaveri içtik de öyle döndük.
Biz yine de bu tür olumsuz örnekleri değil, dağda kalana hızır gibi yetişen iyi örnekleri dikkate alalım… Çay varsa içelim parası batsın.
M’S


Paylaş
Exit mobile version