Ceviz perdesi ve fıtık hikayesi
Hiç unutmam, senee? Daha bu öğlen…
Şu dinucuuk öksürüğün mutlak bir çaresi vardır deyip herkese öğütlediğim gibi, cevizi kırıp içindeki perdeleri ayırıp cezveye yerleştirdim.
Kahveyi kavururlar
İçmeden savururlar
Bizde adet böyledir
Sevmeden ayırırlar, türküsünde olduğu gibi değil ama kahve değil ceviz perdesi koydum cezveye amanın cezveye/ocağı söndürmeden gittim gezmeye amanın gezmeye…
Öksürüğe şifa olsun diyerekten kaynamasını bekledim.
Olandan bitenden habersiz aceleyle evden çıktım yolda kendi kendime konuşurken bu öksürük de amma şiddetli ha, ciğerlerim sökülecek gibi derken birden aklıma ne geldi?
Ocakta unuttuğum altı yanan cezve geldi ne gelecek.
Epey de ilerlemiştim.
Trafik de kilitlendi.
Bizim bir belediye başkanımız var düşman şehirler başına, mesela Tel Aviv’de yapsa keşke başkanlığı.
Küçücük şehirde trafik sorunu yaşıyoruz.
Hastası olan vardır, acil bir yere gitmesi gereken vardır, ocakta cezve unutan vardır adamın umurunda değil, adam dediğime bakmayın lafın gelişi…
Koşarak eve vardım. Bir de ne göreyim… Yok yok sorun yok şükür daha su bitmemiş.
Su bitmemiş ama kırdığım cevizlerin perdeleri erimiş…
Suyun rengi de simsiyah olmuş.
O an aklıma gelen:
Şimdi ben bu cezveyi unutmuş olsaydım ev değil apartman bile yanabilirdi Allah korusun. Şu an unutmadığım için hayatıma normal bir şekilde devam edebiliyorum. Oldukça ciddi bir felaketten kurtulmuş oluyorum. Anlık yani her şey…
Yolda kendi kendime konuşmasaydım aklıma gelmeyecekti.
İşlerin yoğunluğu mu, kafada gezen seksen 4 tilki mi, kafanın altı sıfırı atılmış bi’ milyon olması mı?
Nedir bizi tüm bu hengâmeye sürükleyen şeyler?
Dünya çok mu önemli de kıvranıp duruyoruz altında insan olarak?
Sırtım ağrıyor diye gittiğim doktor ağrıya çözüm bulamayınca MR çektir gel demişti de MR çektirene kadar sırtımın ağrısına başka çözümler bulmuştum.
Madem MR çekildi evi de yanmaktan kurtardık bari MR sonucunu göstereyim diye doktora gittim…
Bugüne dek yığınlarca MR sonucu gördüm belinde ve boynunda olur fıtık insanların genelde, senin sırtında fıtık var, ağır bir işte mi çalışıyorsun, sürekli ağır mı kaldırıyorsun, demez mi doktor?
Çocukken çok ağır kaldırdım ama şimdiki yük çocukken kaldırdığım yüklerden daha fazla hayatın yükünü, dünyanın yükünü çekiyorum, dedim içimden yüzüne karşı… Sanki Gazze’de çocuğum, lafa bak…
Ama çocukken kısmını yüzüne dedim öyle yekten…
Genel cerrah görsün, boynunda da sırtında da belinde de fıtık var kardeşim dedi. Tüm bunları derken “de”leri ayrı diyordu, gözlerimle duydum.
Nasır, mide, migren, öksürük, nefes darlığı, defter darlığı, alerjik burun tıkanıklığı, idrak yollarına düşen çığ derken bir de fıtık eklendi bakalım böğünün parasıynan…
Geçmeyen, tedavisi mümkün olmayan hastalıklar silsilesine…
Bizim bi’ deli arkadaş vardı benden bir şey istedi. Ardından da vermezsen adını ve telefon numaranı alettirik direğine, bel fıtığı tedavisi için arayın diye yazarım demişti…
Bunlar ilginç şeyler…
M’S