Ceket, Yorgan ve NeFeS


Hiç unutmam yaklaşık seksen 4 yıldır sigara içerim.
İlk sigarayı çocukken yaylalarda çoban emmilerden alıp içmiştim.
Sigara içenlere bakıp imrenmeyen yoktu bizler çocukken.
Liseye giderken hele…
Sigara içenler okulun en serseri tipleri idi.
Her ne kadar onların yaşam tarzını beğenmiyor olsak da onlar gibi sigara içmeyi arzu ederdik.
Ergenlik dönemi idi, yaylada arkadaşlarla oturup sohbet ediyoruz.
Sigaradan ve içenlerden, sözde, nefret ettiğim dönemlerdi.
Pek albenisi olmayan kızın biri sohbet esnasında ”sigara içmeyen erkeğe erkek mi derim!” demişti ve o an sigaradan daha da nefret etmiştim.
Sigara içenlerin haline bakıp onlara acırdım…
”Parasını el alır, dumanını yel alır.” der onlarla dalga bile geçerdim.
Sormuk şeker meşhurdu bizim zamanımızda.
Elimize para geçince ya şeker sucuğu ya sormuk şeker alırdık.
Sigaraya para vereceğine git şeker sucuğu ya da sormuk şeker al, aptal mısın kardeşim derdim içimden yüzlerine karşı, sigara içenlerin.
Bir keresinde babam, emmimin sakladığı yerden sigara paketini bulmuş eve getirmiş yaylaya giderken çobana hediye olarak götürmek için dolaba koymuş.
Büyük abim normalde nadir de olsa sigara içerdi ama o dolaptan o paketi açmak ve içinden sigara almak aklının ucundan geçmezdi, bilirdi ödeyeceği bedeli.
Babamın sigara konusunda zerre kadar müsamahası yoktu, hâlâ da yoktur.
Hangi cahil cesareti ile yaptığımı hatırlamıyorum, ben aldım o paketin içinden 4 tane.
Arkadaşla bahçelerde içtik, kokusu kalır üstümüzde diye de eve herkes yatınca girmiştim.
Ertesi gün neler oldu tahmin edersiniz, etmezseniz de ben anlatayım…
Babam, benden şüphelenmedi doğal olarak. Abilerim benim içtiğim sigaranın bedelini ödedi.
Baba bırak onları, ben içtim! diyemedim.
Ne mümkün öyle demek…
Hayatımdaki en iğrenç anılardan biridir.
Babam hâlâ bilmiyor bunu.
Yazarken bile şuan yerin dibine girdim.
Düşünsene, senin yaptığın yanlışın ceremesini başkası çekiyor.
Abim bana hakkını helal etmese yeridir. Etse bile Allah soracak…
Kamu davası gibi bir durum.
Zaten öyle değil midir?
Yanlış yaptığınız insandan helallik alsanız bile Allah, onun hesabını size verdiği aklın karşılığında sorar.
Bu olay bile sigaradan nefret etmemi sağladı yeterince.
Ama, fakat, lâkin…
İçimizde ukde olarak kaldı bir yerlerde, gönül rahatlığıyla sigara içme özgürlüğü, düşüncesi…
Lise son sınıfta arkadaşla ortak bir paket sigara alıp iki kişi bir hafta boyunca içerdik.
Kışın akşamları ders çalışmaya giderken evden çıkar çıkmaz sigarayı yakar buz gibi havada tadını çıkarırdık sigara içmenin.
Gene öyle bir akşam evden çıkar çıkmaz sigarayı yaktık yürürken karlar üstünde arkadaş yavaşça bana babamın da evden çıktığını camiye gittiğini söyledi, tabi ben hemen yanık olan sigarayı avucumun içine alıp ceketin cebine soktum.
Tehlike geçince çıkarıp içmeye başladım.
Biraz gittikten sonra karanlık da olunca arkadaşın çığlığı ile kendime geldim.
”Oğlum yanıyorsun lan!”
Ah be yalan dünya, tabi yanıyoruz oğlum, yakan utansın falan diye espri yapıp arabeske bağlayacaktım ki ceketin iç astarının alev aldığını gördüm. Hemen ceketi çıkarıp kara bastırdık söndürdük.
Ceketi de yeni almıştı babam.
Abimin düğününde yalvar yakar aldırmıştım.
Arkasında çift yırtmaçlı kareli, kahverengi revaçta olan ceketlerdendi.
İçi değil sadece, dışı da yanmıştı.
Babama nasıl izah edeceğim kara kara düşünürken, üç günlük dünya, ölüm var nasılsa dediğimi hatırlıyorum. Gerisini siz düşünün.
O günden sonra abimin eski, bana iki beden küçük gelen ceketi ile gittim yıl sonuna kadar okula.
Sigaradan daha da nefret etmemi gerektiren bir anı daha…
Vazgeçtim mi hayır!
Köyden kurtulmayı, şehre gitmeyi, şehirde özgürce sigara içmeyi hayal ettim hep.
Köyün işlerinden kurtulmak da cabası…
Günlerden birgün lise bitti, üniversite sınav sonucunu bekliyorum, arkadaşla sonuçları öğrenir öğrenmez hemen bir paket sigara aldım.
Esas başlangıç o oldu. Artık özgürüm!
İstediğim şekilde içeceğim. Ohhh be dünya varmış! Dünya var mıymış?
Daha üniversite için göç vakti gelmemişti.
Tarladan gelmiş, epey yorulmuştum vakit gece yarısını geçiyordu.
Odama girdim, kapıyı içten kilitleyip sigarayı yaktım yatağa girdim ve bir beş dakika sonra elimin yandığını hissettim. Uyandım, dışarıdan vuran ışıkların etkisiyle odanın içinin duman olduğunu fark ettim.
Baktım yorgan yanıyor…
Aman Allah’ım! Hemen odadaki suyla yorganı söndürdüm.
Yorgunluktan yorganı yakıyordum biraz daha uyanmasam evi yakacaktım.
Yorgan epey yanmış, sabah kalkar kalkmaz yüklüğün en altına yorganı koydum, kullanılmayan yorganlardan daha alta…
Okul başlayacak, anam bana yorgan hazırlamak için yüklüğün altındaki yorganları çıkarıyor…
Bir de ne görsün? Yorgan yanık…
Kendi kendine söyleniyor, Allah Allah bunu ne zaman yaktık acaba falan…
Hiç oralı değilim tabi.
Yaz hırsızı kışın, kış hırsızı yazın övünür dediği gibi şairin, birkaç sene sonra itiraf ettim galiba ama gene de emin değilim ettim mi etmedim mi… Sigaradan nefret etmem gereken bir anı daha…
Ettim mi? Tabi ki hayır!
Çok etkili bir cümle duymuştum sigara konusunda bir arkadaşımdan…
Ben sigarayı niye bıraktım biliyor musun dedi, niye dedim…
”Kendime acımıyorum da, dört gün sonra ben kanser olsam hastaneye yatsam, eşim ve çocuklarımın hastane önlerinde benim zevkim için çekecekleri çileye acıyorum, onlara bunu yapma hakkım yok…”
Etkileyiciydi evet ama gene bırakmadım sigarayı.
Düşündükçe kafamı darmadağın ediyor.
Sihirli bir el gelsin, sigaradan iğreneyim ve bırakayım? Yok ki öyle bir dünya!
Kendin bırakacaksın arkadaş, net!!!
Anam babam hacca giderken çocuk olsaydım fotoğraf makinesi isterdim, büyük olunca ne istedim?
Kabeyi ilk gördüğünde edilen dua kabul oluyormuş,
Ne olur duâ edin de bırakayım şu mereti dedim…
Aynen dediğim gibi yapmışlar sağolsunlar ama bana mısın demedi, hız kesmeden devam ettim.
Anam, kardeşimle bana, o kadar dua ettik hâlâ içiyorsunuz şu zıkkımı deyince, kardeşim,
Demek ki sağlam dua edememişsiniz diye takılıyor…
Uzun lafın kısası diyeceğim de…
Bu kadar uzattıktan sonra kısasını kim dinler…
Hiç unutmam, dün NeFeS alırken epey zorlandım. Tabi sigaradan değil tamamen. Üşütmüşüm de biraz aynı zamanda.
NeFeS’i kucağıma aldığım anda zorlandım.
NeFeS alamam diye öyle bir korkuyorum ki sormayın gitsin…
NeFeS bu! Bilen bilir! Herkes bilemez ama…
Günde iki pakete yakın sigara bitiren ben, son otuz beş saattir 7 tane içtim. Ben yani, evet!
Beni tanıyanlar inanmaz buna.
Öğleye kadar 2, öğleden sonra 2, akşamdan sonra 3.
Gündüz arkadaşla dağa doğru çıkarken ciğerlerimden gelen köpek seslerine kulak verip, korkma o hırıltı ciğerlerimden geliyor, köpek sesi değil, diyesim geldi.
İnerken de övündüm başka bir arkadaşa, bugün 4 içtim sadece diye.
O kadar naif ve iyi niyetli ki arkadaşım, dost denilecek türden…
Sana bir video tavsiye edeceğim, onu izleyip de bırakmayan kalmadı dedi.
Video dediği de upuzun.
Hayatımda üç beş film hariç doğru düzgün film seyretmeyen ben, 1 saat 6 dakika 3 saniyelik video mu izleyeceğim?
Parası batsın izleyeceğim ulan dedim.
Açtım izledim.
Günde 7 içen hiç de içmez belki.
İsteyene verir Rabbim… Belki vesile olur falan…
İzledim, bugüne dek ilk defa sigaranın kötülüklerinden söz eden bir şey izledim.
Faydası olur mu olmaz mı bilemem.
Yarın ne olur, öteki gün ne olur bilemem.
Bildiğim tek şey bu meret bana NeFeS aldırmaz!
İstediğim ne?
Sigarayı bırakmam için bu yazıyı okuyanların bana dua etmesi…
E dua tek başına yeterli olmaz, sen de istemelisin diyenlere de cevabım hazır!
1 saat 6 dakika 3 saniye video izledim, daha n’apayım?
Ha çay varsa içerim…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube