Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

Başkasını överken düştüğümüz çukur (öykü)

Paylaş

Başkasını överken düştüğümüz çukur (öykü)

Hiç unutmam geçenlerde hastane önünde incir ağacı türküsünü çığırmak için değil de şükür, tahlil falan işleri için hastaneye yolum düştü.
Yakınlarda yer olmadığı için arabayı epey bi uzağa park etmek zorunda kaldım.
Uzak olunca da biraz yürüdüm ama burası daha güvenli diye geçirdim içimden. (Yok yok arabaya vuran falan olmadı şükür.)
Hastanede işim bitti arabaya doğru yol aldım, bir de ne göreyim, hastaneye malzeme getiren bir tır sağlı sollu araçların park ettiği yola girmiş ne sağa gidiyor ne sola gidiyor ne de gideceği yere gidiyor, geri geldiği yere bile gidemiyor düşünün…
Bizim köyde felçli bir dede vardı, onun için,
Eşeğe binemez, eşekten inemez, eşeksiz bir yere gidemez, derlerdi.
Tam uymasa da bunun gibi bir durum işte.
Sağdan soldan birkaç araba alınsa iş düzelecek aslında. Tırın başında seksen 4 kişi var güvenlik görevlileri başta olmak üzere. Herkes çözüm arıyor bulan yok.
Çekilin dedim parası batsın…
Hemen trafiği aradım. Şu plakaların sahibini arayın da arabalarının başına gelsinler dedim.
Ekip geliyor dediler. Ekip gelse elinde sihirli değnek mi var kardeşim, sizde herkesin numarası var arayın işte gelsinler dedim.
Yok yok müsterih ol ekip gelecek diyor karşıdaki ses.
Az önce çekilin parası batsın diyen ben çekildim kenara izzeti ikbal ile babı kaostan.
Ortalık ana baba günü gibi, herkes birbirini suçluyor. Çözüm yok.
Bir saat sonra o meşhur ekip geldi. Hemen telefona sarıldı benim bir saat önce aradığım yeri arayıp plakaları verdi onlara da, hemen arayın şu araçların sahiplerini de gelsinler dedi. Allah Allah dedim içimden yüzüne karşı…
Ne mübarek bir çıkış yolu. Hiç gelmedi bizim aklımıza.
Helâl olsun Türk polisi bir başkadır diye iç geçirdim, içimden neler geçirdiğimi demeyeceğim tâbi ki…
Tır şoförü indi aşağı,
Başladı konuşmaya.
Yıllardır Avrupa’ya giderim, Avrupa’da yanlış park yapan olmaz oralar şöyle temiz böyle temiz falan diyerek bizim milleti yerden yerden vurdu.
O an diğer polis söze karıştı, bizim en kötümüz onların en iyisinden daha iyi, bizde kimse Kur’an yakmaz, dedi.
Herkes birbirine baktı o polise hak vermeyen kimse yoktu.
Tam o sırada diğer polisin ve tır şoförünün sigarası bitmişti, hemen çöp aradılar, saatlerce aradılar bulamadılar, sonra cebinden bir peçete çıkardı biri, diğerine de ikram etti ağrı kesici ikram eder gibi bizim köyde.
Peçete içine izmariti sardılar, ceplerine koydular, artık ilk buldukları çöpe atacaklar, demeyi ne çok isterdim. Ayaklarımızın dibine atıverdiler izmariti.
Dedim Avrupa çok temiz, helâl olsun onlara.
Bizde neler var neler…
”Avrupa avrupa duy sesimizi
İşte bu sizi övüp yere izmarit atan
Kendini bilmezlerin ayak sesleri…”
Avrupa’da kanun olmasa kurallara uyacak tek kişi yoktur, bize temelinde işkence ve kölelik olan yerleri övmeyi bırakın da dedim kalabalığa aldırmadan içimden yüzlerine karşı.
O arada araçların sahipleri geldi, araçlarını aldılar da bize yol göründü diyeceğim de tır birkaç adım sonra yine kilitlendi.
Ben artık başka bir yöntemle çıktım oradan iki saat sonra.
Eve gelince içtiğim çaydan olacak ensemden duman çıkıyordu…
M’S


Paylaş
Exit mobile version