Hiç unutmam birkaç gün önce birkaç iyi kadının bir araya gelerek oluşturdukları kültürel bir platformun davetlisi olarak Sakarya şehrine gittik birkaç iyi adamla.
Türkiye Yazarlar Birliği Bolu Şubesi ve Töreli Edebiyat Okumaları hocaları olarak davet edilmiştik.
Davete icabet boynumuzun borcu diyerek düştük yollara.
Hem karşılama hem ağırlama maşallah yerli yerindeydi.
Davetli olarak gittik ibaresini özellikle kullandım. Davetli olarak gidince genelde rahat edersin konuşmanı yapar dönersin.
Ahhh nerdeee!
Vardık yerlerimize geçtik kurum kurum kurulduk, bekliyoruz ki bizi biri konuştursun.
Konuşmayı bilmediğimizden değil. Ben daha doğmadan öğrenmişim konuşmayı, bana öyle derlerdi eskiden.
Programın yükünü çeken arkadaşımız geçti oturdu dinleyicilerin dinlemeye başladığı yere.
Adını vermek istemiyorum. Soyadından önce Filiz yazıyordu benden duymuş olmayın.
Programı hazırlamışlar Erhan Çapraz kardeşimle. Her şey hazır zannediyoruz biz de.
Abdülkadir Dağlar kardeşim öte başta olduğundan iş başa düştü. Yanımda Nuh Uçgan kardeşim var o moderatör olsa konuşmayı kim yapacak…
Ben Filiz hanıma bakıyorum, Filiz hanım bana bakıyor en başta ben varım. Herkes sustu doğal olarak başladım ev sahipliği yapmaya. Böyle ev sahipliğine can kurban, kıymetini bilin diyerek ev sahiplerine…
Olan oldu başlayan bitti. Güzel bir şekilde programımızı icra ettik.
Sakarya’ya gidince biraz dolaşalım dedik programdan sonra.
Sakarya meydan muharebesinin Sakarya’da yapıldığını düşünen siyasetçi gibi Sakarya’da ada pazarı aradım, çark var her yerde pazar yok. Üstelik çarkın Sakaryalı olmasına rağmen özgür çark ile ilgisi de yok.
Ada satılmayan bir şehre neden Adapazarı derler, ada satılmayan bir şehirde yaşayan yazarlar neden isim olarak ”Adalı Kadın Yazarlar” adını alırlar anlayamadım gitti.
Program bitince plaket ve çiçek işine girmeyin onun yerine bir çocuğa ayakkabı alın sözümü duymuşlar gibi plaketi de çiçeği de bana vermesinler mi? Verdiler, ne diyeyim.
Daha ne kadar büyük laf varsa sırası gelmişken hepsini yiyeyim.
Allah’tan çiçeği Nuh kardeşime yakışıklı bir üslupla verdim de bir de çiçek taşıma işine girmek zorunda kalmadım.
Oldukça keyifli bir o kadar da öğretici programdı bizim için.
Ha bu arada programın moderatörlüğünü yaparken güvenlik görevlisi arkadaş;
Ertuğrul Karakuş kardeşim hummalı bir şekilde Yahya Kemal’den, Ahmet Haşim’den bahsederken ‘hocam şu aracın sahibi aracı yanlış yere park etmiş bi’ anons eder misiniz?’ demeyeydi eyiydi…
Böyle güzel programlar yapmaya, Sakarya gençliğine hizmet etmeye devam edin e mi Filiz Toklu hanım…
Seksen 4 yaşına gelince insan böyle tavsiye de vermeye başlıyor…
M’S