Gazeteci Tim Sebastian’ın BBC’de yayımlanan Katar Vakfı destekli ‘Doha Münazaraları’ (Doha Debates) adlı programının çekimleri birkaç gün önce Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılmış. Tartışma konusu, hem Arap dünyasını hem de Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor: “Türkiye Arap Dünyası için iyi bir örnek mi teşkil ediyor, yoksa Türkiye kötü bir model mi?”
Gazeteci Tim Sebastian’ın BBC’de yayımlanan Katar Vakfı destekli ‘Doha Münazaraları’ (Doha Debates) adlı programının çekimleri birkaç gün önce Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılmış. Tartışma konusu, hem Arap dünyasını hem de Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor: “Türkiye Arap Dünyası için iyi bir örnek mi teşkil ediyor, yoksa Türkiye kötü bir model mi?”
Katar Vakfı Ak Parti ve Tayyip Erdoğan dostluğuyla övünen Katar Emiri’nin vakfı…
Hafta sonunda yayınlandığında tartışmacılar ve görüş beyan edenlerin neler söylediklerini öğreniriz. Ancak sonucu biliyoruz: Katılımcıların yüzde 59’u “Türkiye iyi bir örnek değil” tezinde birleşmiş…
AK Parti yönetimini kızdırabilir tartışmada ifade edilenler, pek çoğumuzun da hoşuna gitmeyebilir. Yeni yeni uyanmaya başlayan Arap Dünyası birilerine özenecekse Türkiye ve yönetimi ne güne duruyor? Toplumlar arasında fikir akrabalığı var nasıl olsa; otokratik sistemlerini terk ederlerken, Araplar, Türkiye’nin deneyimlerinden pekâlâ istifade edebilirler.
Neden iyi bir örnek olmasın Türkiye?
Katılımcıları farklı seçilmiş olsa her münazara çok daha değişik sonuçlanabilir… Ancak bu bir gerçeği gözlerden gizlememeli: Aynı program birkaç ay önce aynı katılımcılarla bile “Türkiye iyi bir model” tezinin zaferiyle bitebilirdi. Aleyhte olanlar eleştirilerini daha kısıtlı bir alanda yapabilecekleri, tezin lehinde olanlar da savunduklarını daha güçlü ifade edebilecekleri için…
Birkaç ay öncesine kadar, Türkiye, giderek zorlaşan global şartlar içerisinde parlayan bir yıldız görünümündeydi; bazı Batılı yorumcular, “Sadece Arap Dünyası mı, Batı da ders almalı” diye Türkiye’den söz etmekteydi.
Aynı Batılı ağızların bir bölümü şimdilerde sessiz kalsa bile, büyük bir bölümü sert eleştiriler yönetiyorlar ülkemize… ABD’den, AB’den, değişik Batı ülkelerinden Türkiye’nin demokratik performansıyla ilgili kuşku dolu itirazlar yükseliyor. Basın özgürlüğü, akademik özgürlük, fikir ve ifade özgürlüğü, gösteri özgürlüğü açısından ciddi eleştiriler seslendiriliyor.
Hükümetin ‘terörle mücadele’ye atıfta bulunan, şiddet eylemlerine dikkat çeken savunmasını biliyoruz. Haksız bir savunma da değil bu. Ancak, Türkiye, terörle mücadele ettiği halde demokratik normlara riayet etmesiyle göz dolduran, fikirlerin özgürce ifade edilebildiği, medyası canlı bir ‘örnek ülke’ idi dışarından bakanlar için…
Demokrasiden fedakârlık etmeden terörle mücadelesini sürdürmesiyle ABD’den de daha parlak bir görüntü veriyordu.
Ne yapıp edip yeniden o özelliğine kavuşmalıdır ülkemiz…
Zor bir şey değil bunu gerçekleştirmek: Yargı sürelerini kısaltacak, elinde silâh tutanla kalem tutanı aynı kabın içerisine atmayacak, halkın oyuyla seçilmiş tutuklu milletvekillerinin Meclis’e gelmelerine imkân sağlayacak bir yasa değişikliği paketi bütün görüntüyü hemen olumluya dönüştürecektir.
‘Ergenekon’ sürecini sakatlamadan bunu yapmak mümkündür. Dahası, bu yapıldığında, ‘Ergenekon’ yargı süreci milletten bugünkünden de fazla destek görecektir.
Türkiye’nin başkalarına örnek olmasını, ‘model’ muamelesi görmesini bir tarafa bırakalım, dar kapsamlı adalet reformu en başta hükümeti rahatlatır.
Kızarsanız, dostlarınızın İstanbul’a kadar gelerek verdiği mesajın özünü kaçırırsınız.
{fcomment}