GÜLEN AYVAYI, AĞLAYAN ANANASI YEDİ!
GÜLEN AYVAYI, AĞLAYAN ANANASI YEDİ!
“Öyle yürekten çağırma/Ansızın gelebilirim.” Dediği gibi şairin, öyle yürekten darbe çığırtkanlığı yapılıyor ve buna destek veriliyor ki, hükümetin ansızın bu darbecilerin tepelerine inmesi elzem oluyor.
Peki, iniyor mu hükümet bu “Paralel Dörtgen Kafalıların” üzerine?
Ne gezer!
Bırakın inmeyi, adamlar öyle bir pozisyon almışlar ki, yürüyen arabanın tekerinin altına ayaklarını koyup, teker ayağımızı ezdi! diye feryat ediyorlar.
Sadece ayağımızı mı ezdi diyorlar?
Dünya başımıza yıkıldı, isyan edelim, asalım, keselim, indirelim, kapatalım, hatta Cumhuriyet döneminde olduğu gibi, ölmüşlerinin kemiklerini mezardan çıkarıp, ellerine torbalarla verelim ve yurt dışına sürelim, diyorlar.
Herkesi sindirmişler. Milletvekillerinden, bakanlardan, akademisyenlerden tutun da, savcısı, hâkimi, polisi vb. herkesi…
Kendilerine hizmet etmeyen, verilen emirleri yerine getirmeyen herkese, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle şantaj yapıyorlar.
Hükümet de olanı biteni görüyor ama seçime kadar bekleyecek gibi görünüyor.
İyi de! Adamlar yürekten çağırıyor!
Ben bu ülkeyi talan edeceğim, bir daha belini doğrultamayacak hale getireceğim, diyor. Hükümet sakin sakin devam ediyor yoluna.
Vardır bir bildikleri mi demeliyiz? Yoksa yıllardır uyardığımız gibi, bu adamlar tekin değil, ülkemizi resmen peşkeş çekiyorlar, önleminizi alın mı demeliyiz?
Konya gibi, Milli Görüş’ün kalesi bir şehirde, üniversitelerin en kritik noktalarında, kafalarına göre, yaramaz zengin çocuklarının mahalle maçlarında, kucaklarına topu alıp, hoşlarına gitmeyen tipleri oyuna almadıkları gibi, kendilerine hizmet etmeyeceğini anladıkları kimseyi üniversitenin kapısından sokmuyorlar.
Akademik yükselme öyle bilgiyle, birikimle, liyakatle olmuyor. Badem bıyıklı neoconlar almışlar ellerine tüm yetkiyi, çiftlik gibi kullanıyorlar devletin kurumlarını.
Sınavlarda yapılan katakulliler konusunda tek laf etmeyen, binlerce kişinin kul hakkını yiyen bu çeteler, çıkmışlar, ülkemde hırsız var diye bağırıyorlar.
Bu kadar pişkin, bir yönteme kim dur diyecek?
Hizmet hareketine gönül vermiş ama olayı algılamaktan uzak olan eşhas da, bizlere; hakkını helal etmiyormuş. Kul hakkı yiyor, iftira atıyormuşuz.
Ülkenin altını oyuyorsunuz, oyunlarınızı kundaktaki bebek bile algıladı, hala neyin peşindesiniz?
Kandırıldığınızı, MİT mensuplarına silah çektirenlerin resimleri resmetmedi mi?
Geçen hafta da ele almıştım, kimin neye ve nasıl hizmet ettiğiyle alakalı bir konuyu…
Saadet Partili kardeşler, güya, Cemaat ile Ak Parti zamanında iş tutmuş da, şimdi de mağdur rolü oynuyormuş!
O yüzden de Ak Partiye oy vermeyeceklermiş. Kemalistleri eleştirirken kullanılırdı, basiretleri bağlanmış, gözleri kör, olanı biteni göremiyorlar diye. Saadetli kardeşler de, şu sıralar Konya’da ve sair illerde canla başla İsrail’e hizmet ediyorlar.
Arkalarında da Cemaat gibi bir güç!
Önceden kurgulanmış “Ayakkabı Kutu” efsanesini dillendirip hükümete hırsız diyerek Kâfirlerin değirmenine su taşıyan herkes bu ülkenin temeline dinamit koyuyor, demektir!
Gerçeklerin ortaya çıktığı gün bakacak yüz bulamayacaksınız!
Ve bu utanç, keçi eti yemenin haram olduğu memlekette, yanlışlıkla keçi eti yedirilen ve sonradan keçi eti yediği söylenen adamın durumu gibi, size yetecek ve;
Ölene kadar o keçi karnınızda meleyecek!
mustafasus@hotmail.com
www.mustafasus.com