HARAM OLDU (Hikâye)

Hiç unutmam ilkokul dördüncü sınıfa gidiyorum.

Rahmetli emmimin Alamanya’dan getirdiği Grundig marka emektar mı emektar bir teybimiz var.

Bir nevi benim oyuncak.

Neredeyse tamirci olacaktım o teyp yüzünden.

Evde sağlam kaset kalmazdı sürekli üstüne ses kaydı yapardık.

Bir gün eve bir kaset geldi ve evin havası değişti, evin değil daha çok benim havam değişti.

Kaseti Kamil abim getirmiş.

Ferdi Tayfur kaseti.

Adı da Haram Oldu.

Kaç yaşına kadar dinledim bilmiyorum.

Tüm şarkıları ezberledim.

Hatta kimi şarkıların sözlerini de değiştirir şiir bile yazardım.

Eve başka kasetler de gelirdi ama döner dolaşır ben onu dinlerdim.

Yazları yaylaya giderdik, yaylada alettirik olmayınca teyp götürme şansımız olmazdı o yüzden Ferdi dinlemeyi özler köye kaçardım yayladan.

Sensiz bomboş kaldı bizim sokaklar dediği zaman sevdiğim bir insanın bizim sokaklardan gitmesini hayal ederdim. O dönene kadar o şarkıyı iç huzuru ile dinlemeyi isterdim.

Kasette çalan ayrılık şarkılarının tamamının gerçekte yaşandığını varsayarak dinlerdim.

Yine hiç unutmam…

Bir arkadaşım vardı aramız iyi değildi.

Onunla yakınlaşıp birkaç kelime konuşmuştuk.

O günlerde Ferdi dinlemek bana hiç tat vermemişti ve tekrar o tadı alabilmek için o arkadaşımdan uzaklaşmıştım.

Normal küs olan halime dönünce zevk almaya başlamıştım hayattan.

Yeni kaset alma imkânımız yoktu. Ödünç aldığımız kasetleri evde kullanılmayan kasetlerin üzerine çekerdim.

Boş kaset geçince elime hemen Ferdi kaseti aramaya çıkar bulunca değerlendirirdim.

Üniversiteye gidene kadar kimi orijinal kimi korsan kimi kopya toplam yirmi 4 kasetim olmuştu.

Hepsinin içinde ne kadar şarkı varsa hâlâ ezberimde.

Ferdi denilince etrafımdaki herkesin aklına ilk ben gelirdim.

Yatarken, kalkınca, gezerken, dinlenirken uyanık olduğum her zaman diliminde mutlaka Ferdi dinlerdim.

Eskiden wolkmen vardı. Yemeyip içmeyip bir tane almıştım.

Pili bitene kadar dinler, pili bittikten sonra pili ısıtır biraz daha dinlerdim.

Hatta bir keresinde wolkmenin arka kapağını açıp elime bir tel alıp metal noktaları birbirine değdirip bitik pili hızlandırdığım bile olmuştu.

Arkadaşımın biri bana neden mühendislik okumadın diye sitem etmişti.

Dört matematik net ile mühendislik kazanma ihtimali yoktu tâbi.

Eve de derme çatma bir teyip almıştım üniversitede iken.

Eve gelen arkadaşlarla müzik dinlerdik epeyce. Müzik dinlemek bir yaşam biçimi gibiydi.

Evdeki diğer ev arkadaşlarım Ferdi dinlemek istemezdi.

Doğal olarak bıkmışlardı.

Ben de tâbi anlayış ne gezer.

Misafir gelince sorardım. Birden yirmi 4’e kadar bir sayı söyle.

Kaç derse desin mutlaka bir Ferdi kaseti çalmaya başlardı.

Sevmem dese de nafile, sen istedin derdim.

Diğer arkadaşlar uyarırlardı n’olur sayı söyleme diye.

Arkadaşımın biri de, iki yerde Ferdi dinlemek zorunda kalıyorum, bir berberde iki Mustafa’nın evinde, derdi.

Tâbi onlar için zor zamanlardı.

Diğer bir arkadaşım da sürekli ”Terfi et Orhan bari dinle” derdi.

Neden kimsenin öğütlerini dinlemezdim bilmiyorum. İyi ki de dinlemezdim.

Kimi seçimlerim var benim.

Kötülüğünü görmediğim sürece kim ne derse desin hiç vazgeçmem seçimlerimden. Kimseye de dayatmam kendi seçimimi. Yanımda durursa katlanır sadece.

Seçimleridir insanı kendisi yapan.

Bazen sorarlardı neden Ferdi dinliyorsun?

Başlardım anlatmaya…

”Haksızlık edene isyan ederdin

İnsanlık bu değil bu değil derdin

Sonunda darbeyi kendin indirdin

Sen de mi Leyla?”

Var mı böyle şarkı söyleyen birileri? deyip geçerdim.

”Yüce dağ başında yayılır atlar

Yar mendil işlemiş ikiye katlar

Mezarım üstünde beş karış otlar

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz emmoğlu!”

Diyerek romantik takılarak Ferdi dinlemeyen arkadaşlara ayar verirdim.

”Buralarda ağaçları kesmişler

Yerlerine taş duvarlar dikmişler” diyerek köy hayatına balta vuranlara karşı gelirdim.

Hani sadece aşk meşk yok şarkılarda, toplumsal sorunlar da ele alınmış demeye getirirdim kendime alan açmak için.

O değil de fakirlikten bir kez bile konserine gidemedim. Fakirlik edebiyatı da yaparak arabeskin hakkını teslim etmiş olalım.

Kaç tane şiir yazdım şarkı yapar mı diye göndermeye cesaret edemedim.

Seksen 4 sene sonra zibidi kılıklı birinin televizyonda Ramazan’da alkol alır mısın sorusuna, ben Ramazan dışında da alkol almam cevabından sonra bin kez daha sevmiştim Ferdi babayı. Belki de Allah, mübarek bir geceye sakladı o cevaptan sonra ölümünü…

”Hayırlı evlat babasını vezir

Hayırsız evlat babasını rezil eder.” atasözünden mülhem kızının son zamanlarında yaptığı çıkışları günahlarına kefaret olsun.

Kaliteli bir sanatçı idi be Ferdi baba.

Az önce yazdı bir arkadaşımız, Ferdi Tayfur öldü dedi. Başkaları için sıradan bir haber cümlesi olabilirdi…

Öldüm ben de o an…

Mekânı cennet olsun.

”Haram oldu haram oldu

Seven gönüller kahroldu

Şu koskocaman dünyada

Gülmek bize haram oldu.”

”Toprak olur taş olurum

Yolunda yoldaş olurum

İstersen gardaş olurum

Merak etme sen!”

Dediğimiz ve bunları derken ağladığımız ve ağladığımızdan habersiz yaşayıp gidenlerin varlığı da yok oldu gitti böğünün parasıynan…

M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir