DOĞRU AİLEDEN YANLIŞ EVLAT ÇIKMAZ MI? (Öykü)
DOĞRU AİLEDEN YANLIŞ EVLAT ÇIKMAZ MI? (Öykü)
Yere düşen kağıdı almak için eğilince patronun çocukları kendi aralarında pantolonun çift yapılmış ütüsüyle dalga geçtiler.
Adam bunu duyunca açıklama yapmak zorunda kaldı. Sabah aceleyle yaptım ütüyü, ondan böyle oldu, dedi.
Patronun otuzlu yaşlarında olan kızı, eşiniz veya kızınız ütü yapmıyor mu? Siz mi yaparsınız hep ütüyü diye sorunca, adam;
Onlar uyuyordu uyandırmaya kıyamadım, dedi.
Ortalığı toplamaya devam etti adam, patronun şımarık çocuklarını kendi haline bırakarak.
Biraz sonra iş yerine yeterince süslenmiş, patronun çocuklarında bile olmayan marka kıyafetlerle kendini donatmış, sonbaharda yalancı güneşe aldanıp çiçek açan erik ağacı gibi olmuş kızı geldi adamın.
Orada bulunanlara bakıp bir onları süzdü, bir de kendi halini düşündü.
Patronun çocukları gayet mütevazi görünüyordu, şımarık olmalarına rağmen.
Selam verdi onlara, babasına seslendi, onların yanına oturdu.
Çantasından çıkardığı telefon patronun çocuklarında yoktu, çok pahalı idi.
Telefonu alıp iş yeri dekorunun önüne kendini fırlatıp gayet sıradan bir selfie çekti.
Sosyal medyaya girip fotoğrafı paylaşırken altına da şunları yazdı:
”İnsanı insan yapan pahalı ortamlar değil, içindeki insana verdiği değer!”
Patronun büyük kızı bu paylaşımın altına:
”Doğru söylüyorsun kardeşim, kafa ütülemekten babasının pantolonunu ütülemeye fırsat bulamayan insanlarla dolu dünya!” yazdı.
O esnada baba girdi içeri, hoş geldin kızım, ne kadar para lâzım?
Kız elinde telefon, patronun kızının yazdığı yoruma bakıyor, kafasını kaldırmıyordu telefondan.
Patronun kızı, ohh şükür, laf gediğine oturdu, diye içten içe seviniyordu.
Adam kızından cevap beklerken kızı,
”Abla öyle insanlardan Allah bizleri uzak tutsun, onlar bize hiçbir şekilde yetişemez.” diye bir cümle ekledi yoruma.
Sonra başını kaldırıp babasına dönüp, iki yüz lira istedi.
Babası, kızım o kadar parayı nereden bulayım, ne yapacaksın? diye sorunca kızı,
Yeni bir çanta gelmiş, arkadaşta gördüm onu alacağım, dedi.
Adam maaş kartını uzattı kızına, kız fırlayıp gitti.
Patronun kızı, ‘lafı gediğine koydum’ iç huzurundan,
‘laf havada kaldı, bari üstüme alınayım’ iç sıkıntısı arasında bocalayıp kaldı.
Adamın adı Ali, 65 yaşında. Memur emeklisi. Evini aldıktan sonra aldığı emekli maaşı yetmez düşüncesiyle işe girmiş.
Çocuklarından büyük olanı evlendirmek için de geç emekli olmuş.
Omuzları çökmüş, saçları dökülmüş Ali emmi çalan telefonu belindeki telefon kılıfından çıkardı, eşi arıyordu.
Telefonu eski model tuşlu telefonlardan.
Arayanı net göremediğinden telefonu biraz uzaklaştırıp baktı, iç geçirerek açtı, buyur hanım, dedi.
Belli ki ısmarıç verecekti eşi, öyle düşündü.
Eşi kısık bir sesle,
Müsait misin? diye sordu.
Adam tenha bir yere çekilip, kaygıyla, müsaitim, buyur dedi.
Sen bu kıza ne yaptın? diye sordu önce.
Adam az önce iş yerine geldi, para istedi, maaş kartını verdim sevinerek gitti, dedi.
Israrlı sorularına rağmen Ali emmi olanı biteni öğrenemedi.
Eşi, akşam gelince kendi gözünle görürsün deyip kapattı telefonu.
Ali emmi bulgur bulgur terliyor, kaygısı gittikçe artıyordu.
Patronun büyük kızı Aynur, Ali emmiye neler oldu? diye sordu ama durum belirsiz olduğundan cevap alamadı.
Para biriktirmek için değil, birkaç tane daha ev alayım diye değil, daha lüks hayat yaşayayım diye değil yalnızca evine helâl lokma götürmek için emekli olduktan sonra başka işe giren, çocuklarının el içinde mahcup olmaması için uğraşan Ali emmi akşamı edemedi.
Akşamın da zaten bir an önce olmak gibi bir derdi yoktu.
Aynur’un yüzü gülüyordu Ali emminin kaygılı durumunun aksine.
Normalde odasına kahve isteyen Aynur, kahve sevmeyen Ali emmiye çay aldı geldi.
Otur içelim, dedi.
Ali emmi zaman geçsin diye oturdu, çay onu mu içiyor, o mu çayı içiyor belli değildi.
Bak kızım dedi Aynur’a!
Halin vaktin yerinde. Babanın yeterince parası var. Sen de çalışıyorsun, yeteneklisin de…
Yarın evlenip çoluk çocuğa karışacaksın.
Bir büyüğün olarak,
Çocuklarının eğitimine çok önem ver. Onları el bebek gül bebek yetiştirme.
Senden su isterse kesinlikle verme. Kendi yapabileceği şeyleri sen asla yapma.
İstediği her şeyi alma.
Dışarıdan eve giderken sevinsin, mutlu olsun diye herhangi bir hediye, şu bu alma.
Aldığın şeylere değil, sen eve girdiğin için mutlu olsun çocuğun.
Ona değer ver şımartmadan. El içinde onu rencide etmeden önce evde yetiştirirken uyar.
Bak görüyorsun beni.
Biz görmedik evladımız görsün diye ne hallere düştük.
Babamız bize vermedi ama biz çocuğumuza vereceğiz derken ne yanlışlar yaptık.
Çocukken babamıza köle idik şimdi çocuğumuza köle olduk.
Aynur Ali emmiyi dinlerken göz yaşlarına hâkim olamıyordu.
Ali emmi sen artık eve git, ben ortalığı toplar babama da ben gönderdim, derim dedi.
Ali emmi ayağa kalktı tam gidecekken patron geldi.
Senin kızı mağazada gördüm elinde kocaman poşetler vardı, bir hazırlık mı var? diye sordu.
Ali emmi ile Aynur bakıştı.
Ali emmi yutkundu. Kendine bi’şeyler alacaktı deyip başını öne eğdi çıktı.
Genelde yürüyerek giderdi eve. Bu kez dolmuşa bindi.
Zenginin kızı fakirin kızından daha mütevazi ise, kimseyi suçlamaya gerek yok, tüm bunlar benim suçum diye diye eve vardı.
Kapıyı çaldı, kızı açtı kapıyı. Hiç yapmadığı şeyi yaptı kızı. Babasının boynuna atıldı. Ali emminin kaygısı daha da arttı.
Erken geldiği için henüz yemek saati gelmemişti.
Anan nerede dedi Ali emmi.
Kız babasının elinden tutup kendi odasına götürdü Ali emmiyi.
Sana aldıklarımı göstereyim baba dedi.
Ali emmi sahte tebessümle odaya gitti ayak sürüyerek.
Odaya girdiğinde eşi kıyafetlerle ilgileniyor, kocasının yüzüne sevinçle bakıyordu.
Ali emmi gördüklerine inanamadı.
Yaklaşık üç senedir kendisine hiç kıyafet almayan Ali emmiye kızı sürpriz yapmıştı.
İki takım elbise, iki çift ayakkabı vs.
Neler oluyor burada? dedi Ali emmi.
Ben bilmiyor muyum alışveriş yapmayı? Ay sonu nasıl gelecek derken, kızı maaş kartını uzattı.
Baba bu kartı kullanmadım, için rahat olsun dedi.
Çantayı aldın mı diye sordu babası.
Hayır dedi kız, çanta falan almadım.
Artık bundan sonra kıyafetlerini ben ütüleyeceğim, diye de ekledi.
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf ve fotoğrafın altına yazılan bir yorum…
Ali emminin fotoğraftan da yorumlardan da haberi yok tabi.
Ve Aynur’un büyük bir titizlikle ve ustalıkla kocaman kıza verdiği dersten de haberi yok Ali emminin.
Ali emmi harcanan paranın kaynağından da bi’haber.
Ama aklı o kaynakta.
Akşam yemekte kızının telefonu çalınca olayın aslı anlaşıldı.
Kızın elinde anasına oğlunun aldığı eski model akıllı bir telefon.
Ali emmi sabaha kadar eşine,
”Her şey aslına rücu eder hanım” deyip ama hiç uyumadı.
Şükürler olsun Allah’ım derken sabah ezanı okundu.
M’S