ÖĞRETMENLER MUTLU OLMAYI BİLMİYOR!
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun biraz düşünün.
Eğitim sendikaları verin bize yetkiyi alın ek ödemeyi diye bir laf attılar mı ortaya?
Yetkilisi de yetkisizi de bu işi biz çözeriz dediler mi?
4+4+4 sisteminde öğretmenler mağdur olacak dediler, siz hiç mağdur öğretmen gördünüz mü?
Herkes hangi okulda görev yapacağını biliyor ve ona göre önümüzdeki eğitim-öğretim yılına hazır.
Hizmetli maaşı ile öğretmen maaşı hemen hemen eşit ve hatta bazı hizmetlilerin maaşı öğretmenin maaşından fazla diye yaygara koparttılar.
Yok, öyle bir şey. Siz bakandan daha mı iyi biliyorsunuz?
Belediyeden okullara gelen hizmetlilerin maaşı fazla sadece, hangi danışman fısıldadıysa artık bakanın kulağına?
İl içi tayin isteyen tüm sınıf öğretmenleri 250. Sırada olsalar da mutlular. Eski okullarında kalacak ve atanamayacak norm kadro fazlası öğretmenlerin hepsi, iş olacağına varır, ne yapalım, ölelim mi? Diyorlar ve gayet de mutlular.
Kim ne derse desin, öğretmenlerimiz gerçekten mutlular.
O kadar mutlular ki, kocaman Türkiye’de sadece 6 ilde, il dışı yer değiştirmelerde açık olduğunu gördüler, demek ki ülkemizde sınıf öğretmeni açığı yokmuş diye zil takıp oynadıklarını gördük.
Onlarca yıldır memleketinden uzak kalan öğretmenlerimiz, memleket hasreti çekerken, özlemek de güzel mantığı ile hareket edip, bulundukları ilde yaşamanın verdiği sevinçle derslerine girip çıkıyorlar ve bundan da hiç şikâyetçi değiller.
Bağlı bulundukları sendikalardan ümitlerini kesmiş değiller, onlara çatır çatır aidatlarını öderken hiçbir sıkıntıyla karşılaştıkları görülmüş değil.
Şikâyetlerinin ve sorunlarının cevap bulmaması öğretmenlerin değil sendikaların sorunu. Sendikalar da aidatlarını aldıkları sürece mutsuz değiller.
Göreve geldiği günden beri bir baba şefkati ile öğretmenlerinin hep ardından duran bir bakana sahip olunmaması öğretmenleri yeterince üzmüş değil.
Baba dedik, babalar acı söyler öğretmenler de boyun eğer, otoriteye karşı kıldan incedir öğretmenin boynu.
Velilerin hemen hepsi durumdan yeterince hoşnut. Çocuğunun geleceğinin belirsiz olması, velileri yeterince tedirgin etmiş değil.
Belirsizlikten belki de güzel bir sonuç doğar düşüncesi ve umuduyla bekleşip duruyorlar.
Aslında hayat o kadar güzel ki! Çiçekler var, böcekler var.
Gülmek için o kadar çok sebebimiz var ki, ıskalıyoruz bazen detaylara takılıp. Ki yukarıda saydığımız onca şey sadece detay.
Biz mutlu olamıyorsak bundan bakanın suçu ne, sistemin suçu ne, bu işi eline yüzüne bulaştıran yöneticilerin suçu ne?
Suçu biraz da kendimizde aramalıyız öyle değil mi?
Kendimizde arayınca, kendimizde suç bulamıyorsak, bu da kendi basiretsizliğimizdendir.
Zaten öğretmenler de basiretsiz oldukları için, basiret kazanma kursuna gönderilecekler yakında ve bu sorunu da halledip, kendimizde suç bulma konusunda uzman olacağız.
Haydin mutlu olalım biz gene de!