Konu İmam Hatip değil sanki!

Zaman değişmiş, evlerde aileler, çocuklarına söz geçiremeyecek duruma gelmiş onları zapt edemiyor.

İlginçtir ki çoğu anne baba bırakın çocuklarını eğitmeyi, onların kulu kölesi olmuş.

Çocuğunun emrine amade olan yığınlarca aile var ülkemizde.

Bir üst merhalesini söyleyelim, çocuğuna tapan ebeveynler var desek yanlış olmaz.

Çocuk yemeğini doğru düzgün yesin de karşılığında ne isterse istesin, diyoruz.

Çocuk takdir getirsin, iyi bir okul kazansın da karşılığında ne isterse istesin durumundayız…

Çocuklarını televizyondan, tabletten, telefondan uzak tutan, uzak tutmaya çalışan aileler de espri konusu olmaya başladı bile.

Çocuklar, birilerinin, bir bilenin, kendine, bilgi birikimine güvenenin değil de kendi beklentisi üzerinden kendisine istikamet belirlemeye çalışmaktadır.

4. sınıfa giden çocuğun babasına soruyorsun, çocuğunu hangi okula vereceksin diye…

Çocuğum hangi okulu isterse diyor.

Arkadaşını kendisi belirler çocuk, oyuncakları ilgi alanına göre kendisi seçer, aile fertleriyle olan etkileşimini de kendisi belirler. Eyvallah!

Ama el insaf hangi okula gideceğini de çocuk kendisi belirleyecekse biz kendimize bostan korkuluğu diyelim gitsin.

Aslında meselenin özü şu:

Çocuğunu serbest bırakırsan, telefonun, tabletin, televizyonun ya da kötü arkadaşın içine denetim olmadan salarsan o çocuktan ateist de olur, deist de, ahlaksız da olur.

Allah korkusu olmadan, ahiret inancı olmadan yetişen gençler intihara daha meyilli olurlar.

Şimdi gelelim esas mevzuya…

İmam Hatip birinci sınıfına kayıt olduğum 1987 yılından 1997 yılına kadar İmam Hatiplerde ciddi, köklü bir değişiklik olmadı.

O zamanlar olanı biliyorsunuz. İmam Hatipler fiili olarak işlevsiz hale getirilmişti.

2012-2013 Eğitim döneminde İmam Hatiplere iadeyi itibar yapıldı ve 12 yıl zorunlu eğitime geçildi. Bunun da niye olduğunu biliyorsunuz.

Doğru yanlış tartışılır.

Ülkemizde bir takım mahfiller dinî eğitimi bizden alın, diyerek devlet denetimindeki İmam Hatip okullarına karşı çıkıyorlar.

Bunu zaman zaman yapanlar var.

FETÖ ile hükümetin arası aslında İmam Hatiplere iadeyi itibar verildiği gün açılmıştı.

FETÖ’nün gönüllü kalemleri o dönem hükümete aba altından sopa göstermişti.

İmam Hatipler açılınca Erbakan hocamın deyimiyle İsrail’e asker yetiştiremeyeceklerdi.

Sonra bir başkası çıktı,

”Müfredat değişmezse şu anki haliyle İmam Hatiplerde terörist yetişir.” dedi ve değişmeyen müfredatla yetişen hepimizi terörist ilan etti.

Şimdilerde gene İmam Hatipler birilerini rahatsız etmeye başlamış durumda.

Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün verilerine baktığımızda gittikçe yükselen bir başarı söz konusu İmam Hatiplerde…

Din Öğretimi tarihin hiçbir döneminde böyle bir başarı yakalamamışken İmam Hatipler neden olumsuz anlamda gündeme getiriliyor…

Eleştiri yapılır, yanlışlar gösterilir, öğretmen atamasından tutun da ders kitapları içeriğine kadar birçok şey eleştirilir eyvallah…

Ki bu meyanda eleştiriler zaten yapılıyor.

Sanki önceden müfredat bundan daha iyiymiş, önceden öğretmeni Din Öğretimi kendisi atıyormuş da şimdi durum farklılık arz etmiş gibi,

İmam Hatiplerden ateist çıkıyor, deist çıkıyor, okulların içi boş, öğretmenler çocukları kötü eğitiyor gibi cilalı cümlelerle tüm İmam Hatipler zan altında, töhmet altında bırakılamaz…

Kusura bakmayın, bu İmam Hatip eleştirisinin ötesinde bir durum.

Birbirine yakın, birbirini seven, birbirinin değerlerine karşılıklı saygıda kusur etmeyen cemaatlerin, vakıfların, STK’ların özellikle siyasi anlamda ayrılmasına sebep olacak nifak tohumu gibi geliyor bana.

İki üç gündür sosyal medyada, birbirine karşı oldukça nazik olan Müslümanlar birbirlerine etmedik hakaret bırakmıyor.

Amaç hasıl oluyor mu dersiniz?

Mustafa Süs


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube