Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

Gençlere Ulaşmak (Diriliş Postası)

Paylaş

Gençlere Ulaşmak

Eskiden lisede okuyan gençlerin, özellikle geleceği parlak diye nitelendirdiğimiz gençlerin elinden kitap düşmezdi.

Ders kitabından söz etmiyorum.

Kütüphanelerden ya da bir arkadaştan alınan ödünç kitaplar olurdu ellerinde.

Bir yandan köyün işlerine bakarlardı bir yandan da kitap okurlardı derslerinden arta kalan zamanlarda.

Kendinden büyüklere de sorarlardı…

Hangi kitabı tavsiye edersiniz, diye.

Bu gençler sınıfta tartışma başlatır, hocaya itiraz eder, arkadaşlarının ufkunu açarlardı.

Diğer arkadaşlarına veya alt sınıftaki öğrencilere rol model olurlardı bu tür “geleceği parlak” gençler.

Bu gençlere bakıyoruz şimdilerde önemli görevleri var ve memlekete hizmet ediyorlar her biri kendi çapında.

Hepsi iyi üniversiteler kazanan gençler değil bunlar…

Kimisi liseden sonra okumamış iş hayatına atılmış, kimisi ortalama bir üniversite okumuş ama memur olmamış, kimisi doktor olmuş, kimisi avukat, hâkim olmuş, kimisi eczacı, kimisi gazeteci, kimisi bürokrat, kimisi çoban olmuş.

Lisede kitap okuyup da çoban mı olunur? Hay Allah… Olmamalı aslında, daha işe yarar bir meslek sahibi olmalı ama çoban olmuş…

Üstelik Peygamber mesleği de olsa sevmeyiz biz millet olarak çobanlık mesleğini…

Konuyu dağıtmayalım…

Şimdiki gençlere getirelim konuyu…

Şimdiki gençlerin büyüklerinden ne istediğini biliyor musunuz?

Hangi kitabı tavsiye edersiniz, diyen genç var mı etrafınızda?

Benim yok, sizi bilmem.

Durun bir dakika, eski gençlerle şimdiki gençleri kıyaslayacak değilim sakın yanlış anlaşılmasın. Sürekli düşülen bir hatadır bu, yanlıştır.

Kıyas yapılacaksa şimdi gençleri diğer akranlarıyla kıyaslarız. Bu da yanlıştır.

Evet, şimdiki gençlerin bizden istediği şeyler:

“Kanalıma abone ol.

Paylaşımlarımı beğen.

Profilime destek ver…”

Bu gençlerin ebeveynleri ne istiyor?

Çocuğunun ne istediklerinden haberleri yok tabii…

“Sınavda nasıl başarılı olur?

Hangi okulları tercih edelim?

Özel okula mı devlet okuluna mı gönderelim çocuğu?”

“Keçi can derdinde, kasap et derdinde.”

Lise ve üniversite gençliği sosyal medya kullanıyor hem de öyle böyle değil.

Sosyal medya kullanırken de meyilli oldukları mecralar, görselliği fazla olan mecralar. Kısa videolar, kısa espriler, karikatürün bile yazısı uzunsa bakmıyorlar. Bir de caps denilen tarzlar ilgisini çekiyor gençlerin. Yazı okuyan, makale okuyan, siyasetle ilgilenen, gazete okuyan yok denecek kadar az.

Bunların dışında da mizahi gösteriler, mizahi tiyatrolar ilgilerini çekiyor.

Okullarda bu tür etkinlikler olunca rol almayı bile istiyorlar.

Hele bir de gençlerin dilinden anlayan bilinçli bir öğretmen, hoca varsa okulda, onların elinden tutacak, onlara dokunacak…

Gençlerle nasıl ilgileneceğiz, onlara nasıl ulaşacağız, onları doğru yola nasıl kanalize edeceğiz diye hayıflananlara bu tespitler rehber olur umarım.


Paylaş
Exit mobile version