Eğitimin Sorunlarından Kim Sorumlu? (Diriliş Postası)
Eğitimin Sorunlarından Kim Sorumlu?
Akademisyeninden tutun da, öğretmenine, velisine kadar hemen herkes eğitimdeki kötü gidişattan söz ediyor.
Mesaj gruplarında insanlar canhıraş bir şekilde eğitimin temel sorunlarından bahsediyor, çözüm önerileri sunuyor, yeni nesle nasıl bir dünya bırakabiliriz onun derdiyle dertleniyor.
Şuurlu insanların, belirli bir kavgası olan, davası olan insanların hemen hepsi eğitimin yerli ve milli olması gerektiğinden dem vuruyor.
Anaokulundan başlayıp üniversiteye kadar hatta beşikten mezara kadar eğitimin nasıl olması gerektiğine kafa yoruyor insanlar.
Mesafe olarak birbirine çok uzak insanlar çevrimiçi istişare toplantıları yapıyorlar.
Yakın olanlar ilim meclislerinde eğitim hakkında fikir alışverişinde bulunuyorlar.
Zorunlu eğitimin zararları tartışılıyor.
Sınıfta kalmamanın garabeti tartışılıyor.
Öğrenci merkezli eğitimin öğrenciyi şımarttığı tartışılıyor.
Takdir-teşekkür belgelerinin ehemmiyetinin kalmadığı tartışılıyor.
Analiz yapamayan, yorum yapamayan çocukların geleceği hakkında endişe ediliyor.
Teste dayalı sınavlara tabi tutulan öğrenciler Türkiye’nin geleceğini nasıl inşa edecek? gibi sorulara cevaplar aranıyor.
Kendi kültürümüzden, kendi geleneklerimizden, örf ve adetlerimizden değil de batılı kültürden etkilenerek büyüyen çocukların geleceği hakkında endişeler dile getiriliyor.
En ücra ilçelere bile üniversite açmanın zararları tartışılıyor.
Üniversite giriş sınavlarının bilgiyi, beceriyi, görgüyü, değerlerimizi ölçüp ölçmediği konuşuluyor.
Tüm bunlar konuşulurken hala;
Milli eğitim Amerika güdümünde mi değil mi?
Fulbright denilen anlaşma etkin mi değil mi? Diye en üst perdeden sorular soruluyor, bu konu üzerinde yığınlarca makale yayımlanıyor ama gelin görün ki yetkililerden tek kelime cevap veren olmuyor.
Daha düne kadar bu tür konuları tartışanlar bile, resmi bir hüviyet kazanır kazanmaz susmayı tercih ediyor.
Üniversiteler yerli ve milli olsun bunun üzerine ne gerekiyorsa yapalım, deniyor YÖK dediğimiz kurum, söz gümüşse sükût altındır, deyip susuyor.
Çocuklar seküler kesime hizmet edecek şekilde büyüyor, manevi değerlerimizden yoksun bir şekilde eğitim alıyorlar, diye feryat etmeyen kalmıyor ama nedense Milli Eğitim Bakanlığından bir yetkili çıkıp da;
“Arkadaş, ne diyorsunuz, gelin konuşalım bu işi, bu ülke hepimizin, bu ülkeyi birlikte ayağa kaldıralım.” demiyor.
Milli Eğitim Şurası yapılıyor, konuşulan konulara bakınca eğitime kafa yoran herkes pes artık diyor.
Yukarı çıkan herkes aşağıyı unutuyor mu, yoksa tekere çomak sokmaktan mı korkuyorlar, yoksa neme lazımcı mı oluyorlar bilinmez…
Konuşmalarına bakıyorsunuz, yazdıkları makaleleri okuyorsunuz, herkes konuya vakıf, herkes gidişattan muzdarip.
Neyi bekliyoruz Allah aşkına?
Ülkemizde, eğitimin yerli ve milli olmasına katkıda bulunacak yığınlarca insan var, bu insanları bir araya getirip de neden sorunlara çözüm bulunmaya çalışılmaz ki?
En temel sorunumuz olan eğitim hakkında Bakanlık ve YÖK neden kılını kıpırdatmaz ki?
Beyler, sadece Türkiye’nin değil, ümmetin çocuklarının da iki eli ahirette yakamızda olacak…