Asırların biriken sorunları bir anda çözüme kavuşamaz.
Sadece biriken değil, bile isteye yapılan yanlışlar da var.
Nesiller boyu verilen eğitimde insanımızın istikameti değiştirilmiş, trenin yönünü değiştirmişler.
Yanlış makasta giden trenin yönü normalde batı gibi görünse de ne batıdır ne doğudur ne de başka bir yerdedir.
Trenin yönü uydurulmuş bir ideolojidir.
Batı sosuyla süslenmiş uyduruk bir ideoloji.
Hani köyden şehre göçen insanların dilemması vardır.
Köylülükten kurtulmaya çalışır ama her ortamda köylü görüntüsü verir.
Şehirli olmaya çalışır eline yüzüne bulaştırır.
Sonra ikisi arasında kalır ucube bir görüntü meydana gelir.
Bize dayatılan sistem de buna benzer işte!
Ne batılı olabildik. Ne doğulu kalabildik.
Cenazeye katılan mini etekli bir kadının başını örtmesi gibi bir hâl aldık.
Özümüzden de ödün vermemeye gayret ettik.
Ama sürekli batıyı alkışladık.
Batıyı da güldürdük kendimize.
Batının sanayi ve teknolojisini ıskalayarak alkışladık batıyı.
Elimizde ne kaldı?
Acıkınca yediğimiz putlar kaldı.
Bu eğitim sisteminin çıktısı da aşağı yukarı şöyle bir şey oldu:
Askerimize sahip çıktık ama teröristle kol kola yürüyenlerle birlikte olduk.
Batının sanayisini, teknolojisini kendi ülkemizdeki ile kıyasladık ama onların teknolojisine, sanayisine kafa tutan projelere dudak büktük.
Tarihte on altı Türk devleti kurduk dedik ama Türkiye’yi son yüz yıla sıkıştırıp öncesini reddettik.
Kadim Türk geleneğinden hoşlanmayıp batılı yaşam tarzına sahip çıkarsak onlar gibi yaşarsak kurtulacağız sandık.
Kılık kıyafet özgürlüğü olsun, alkol alma özgürlüğü olsun dedik.
Başımızda sınırsız eğlenceye göz yuman yöneticiler olsun dedik ama bu ülkenin insanı ne yiyecek ne içecek onu hiç düşünmedik.
Nasılsa biz maaşımızı alıyoruz, devletin imkanlarından alabildiğine yararlanıyoruz başımıza gelecek yöneticiler bizim hayat tarzımıza müdahale etmesin dedik.
Sadece kendimize bunları istemekle kalmadık.
Öyle bir yönetici gelsin ki başımıza, bizim gibi yaşamayana, bizim gibi düşünmeyene hayat hakkı vermesin dedik.
Yalnız şunu düşünemedik:
Bize özgürlük veren, karşı tarafa hayat hakkı tanımayan yöneticiler de üretemedi ne yol yaptı ne fabrika yaptı. Ülkeyi Amerika’ya muhtaç etti…
Bu eğitim sisteminde yoğrulanlar da sanıyor ki…
Baştakiler değişir de kendi istedikleri gibi yöneticiler gelirse bu devran böyle devam edecek…
Tamam bir kısım tuzu kurulara bir şey olmadı ama o mutlu azınlık sırça köşklerde kadeh tokuştururken diğer insanlar arslanın midesinde ekmek arıyor, kolunu da arslana kaptırıyordu.
Bu eğitim siteminin çıktısı budur. Ötesi de vardır.
Mustafa Süs