Dünya ve Ahiret İçin Üniversite Kazanmak Şart
Yıl içinde, yıllar içinde, bu devran böyle sürüp gittiği müddetçe hayat boyu biz sınavların zararlarından söz edeceğiz.
Ama şimdi kuralları belirlenmiş, yapılmasına birkaç gün kalmış sınavların olumsuzluğu üzerinde duracak değiliz.
Hem zaten dikkat ederseniz, sınavlar şöyle kötü böyle kötü diyenler sınavların yerine daha iyisini koyamadılar. Alternatif bir sistem geliştirilemediği için devam etmiyor mu zaten bu sınavlar?
Biz millet olarak sürekli eleştiririz, eleştiri konusunda üzerimize yoktur.
Çözümün ne diye sorduklarında da sesimiz soluğumuz çıkmaz. Ya da uygulanması pek de mümkün olmayan birkaç çözüm önerisi sunarız, baktılar dişe dokunur bir önerimiz yok dikkate alınmayız.
Çözümü olmayan hiçbir eleştiri yapıcı eleştiri değildir.
Bu, burada dursun.
Bir milyonu aşkın öğrencinin gireceği bu sınavla ilgilenmeyen yok desek yeridir. Hemen herkesin bir yakını veya tanıdığı var sınava girecek olan.
Hepimizim de malumu olduğu üzre bu sınav oldukça önemli bir sınavdır.
Bu sınavdan başarısız olanlara hayat hakkı tanınmamaktadır.
Bu sınavdan başarısız olan gençler kıyamete dek perme perişan olacaklardır.
Ne yiyecek bir dilim ekmek, ne içecek bir yudum su bulacaklardır.
Üniversiteyi kazanmak demek, hayatın her türlü çilesinden, işkencesinden kurtulmak, ahrette cennetlik olacak demektir.
Sınav kazanılırsa, herhangi bir okula girilirse, okul biter bitmez kimsenin hayal bile edemeyeceği maaşlı bir işe girmek işten bile değildir.
Sadece kendisini değil, anasını, babasını, kardeşlerini, kaynanasını, kayınbabasını, kayınlarını falan da işe sokacak derecede bilgiye, birikime, makama, mevkiiye ulaşacak demektir.
Üniversiteyi kazanmak her şeydir. Bundan öte bir şey yoktur.
O yüzden insanlar, çocukları sınavı kazansın diye onları kurslara gönderir, onlara özel ders aldırır, onların sularını içmelerine bile izin vermezler.
Anası yemek yiyince çocuğu doyan bir sistem geliştirilmiş olsaydı emin olun ki, sınava çalışan çocuğuna yemek bile vermeyecek anneler çıkardı. Tuvalette zaman kaybetmesin diye çocuğuna yetişkin hasta bezi alan anne duydum ben…
Üniversiteyi kazanacak olan çocuğun herkese faydası olacak demiştik ya? Bakın bunu nasıl anlıyoruz?
Sınava girmeden önce çocuğu veya ailesini aramayan akrabalara gönül konulur oldu artık. Çocuğu heyecanlandırıp, çocuğa gereksiz bir yük yüklediğinin farkında olmayan yakınlar sınavdan önce ararlar mutlaka, bilinçsiz bir iyi niyetle.
Sınav bitince de ararlar, öyle ya merak ederler olanı biteni.
Sanki piyangodan para çıkacak da ortak olacaklar…
Çocuk sınava girerken aklında, okulun önündeki anne babası vardır.
Aklında, sınav öncesi arayan, sınav sonrası da arayacak olanlar vardır. Önemli bir şeydir tüm bunlar.
Matematik çözerken de, Türkçe’ den paragraf okurken de aklının bir köşesinde kendisine yüklenen gereksiz misyon vardır.
Çıkınca hesap verecektir. Komşunun ya da akrabanın çocuğuyla kıyas yapılacaktır, yüzüne yapılmasa bile içten içe yapılacaktır o kıyas. Kimse salak değildir, hisseder onu.
Sınava çalışacağım diye evden çıkmayıp gün yüzü görmeden piri fani dedeler gibi olan çocuğun güneşe bakınca gözleri kamaşacaktır. Sadece güneşe bakınca değil, belki görmediği kardeşinin boyunun büyümesine de şaşıracaktır.
Kimse boşuna sistemi suçlamasın.
Bu sistem sınav olmadan üniversite olmaz diyor ama…
Üniversiteyi bitiren herkese de iş veririm demiyor mesela…
Üniversite hariç iş kollarında da istihdam fırsatı sunuyor insanlara…
Şuan bir tornacı en çok maaş alan bir memurdan daha fazla para kazanıyor…
Mustafa SÜS