Ders kitabı yazmanın önemi (Diriliş Postası)
Ders kitabı yazmanın önemi
Ders kitaplarını özellikle Türkçe ders kitaplarını incelediğimizde eskiye nazaran yerli ve milli unsurlar göze çarpmakta.
Yazar seçiminden, hikâye seçimine kadar eskiden adı bile anılmayan neredeyse yasakmış gibi muamele gören kimi değerli yazarlara ve onların eserlerine yer verilmektedir.
Bunlar takdire şayan özelliklerdir.
Çocuklarımızın dimağlarına yerleşmesi gereken isimleri daha etkin bir şekilde görmek isteriz elbette.
Sadece Türkçe kitaplarında değil, diğer ders kitaplarında da aynı minvalde çalışmaların olması milletimiz tarafından takdir edilecektir.
Çok sıradan gibi görünen bir atasözünün, bir vecizenin, bir örnek cümlenin çocukların ileriki hayatında ne denli önemli olduğunu, onu olumlu ya da olumsuz nasıl etkilediğini hepimiz biliriz.
Eskiden daha çok yabancı yazarlara, yabancı düşünürlere, yabancı sanatçılara ya da yabancıları birebir taklit etmeye çalışan yerli olamamış ama adı Türk olan yazarlara yer verilirdi ders kitaplarında.
Onların sözleri, onların eserleri, onların bakış açıları anlatılırdı.
Hatta öyle ki; sadece batılılar düşünmüş, batılılar çalışmış, batılılar dünya edebiyatına ve bilimine yön vermiş zannederdik.
Hatırlıyorum lisede okurken Divan Edebiyatı konusu bitince Edebiyat Öğretmenimiz derin bir oh çekmişti.
Kurtulduk Fuzuli’den, kurtulduk Nedim’den, Kurtulduk Baki’den demişti.
Neden? Diye sorduğumuzda da,
“Divan Edebiyatı bizi çağlar gerisine götürüyor, anlaşılmaz diliyle kafamızı karıştırıyor.” Demişti.
Batıdan esinlenen, batıda eğitim görmüş yazarları anlatırken de ağzının suyu akardı.
Batı terbiyesi ile yetişen öğretmenden başka da ne beklenebilirdi ki zaten?
Fuzuli’nin bir beyitini yazamadı batının etkisiyle yetişen şairler, yazarlar ve Divan Edebiyatından nefret eden öğretmenlerimiz.
Ders kitaplarında yerlilik ve millilik önemli diyoruz ama ders kitapları inceleme ve yazmada görevli öğretmenlerimizin seçiminde hassas mıyız?
Bazı örnekler bu konuda hassas olmadığımızı gösteriyor.
Bizim kadim kültürümüz o kadar mümbit ki…
Geçmişten günümüze kadar yetiştirdiğimiz, kendisini yetiştiren o kadar değerli sanatçımız, yazarımız, şairimiz, bilim ve ilim adamlarımız var ki…
Ders kitapların hazırlarken bu insanlarımıza atıfta bulunarak yazsak, bu insanlarımızın eserlerine konusuna göre yer versek biraz da olsa çocuklarımızı kendi kültürümüzle yetiştirmiş oluruz.
Süpermen, Örümcek adam, He-man gibi ne idügü belirsiz karakterlerin kahraman olduğunu, Nasreddin Hocamızın da -affedersiniz- şaklaban olduğunu zannediyor gençlerimiz.
Sırtlarına verdiğimiz çantalarda bile sözümona yabancı karakterlerin resimleri var.
Baştan aşağı bir denetim mi gerekiyor ya da bilinçlendirme mi gerekiyor, bir şeyler gerekiyor bu konularda.
Özellikle ders kitabı seçiminde, yazımında, inceleme kurulunda alabildiğine hassas olunması gerek.
Zihinlerde yer edecek olan olumsuz bir cümlenin telafisi mümkün değil.
Ders kitabı yazmak tarih yazmaya benzer…
Savaşta kimin kahraman olduğu önemli değildir, masa başında bir kahraman uydurursunuz olur biter…