Bilgisayar gibi çocuklar
Özgür düşünen, eleştiriye açık, eleştirel bakış açısı geliştirebilen nesiller yetiştirmek için çaba sarf edenlerin ne kadar az olduğunu görüp iç geçiriyoruz.
Sadece denileni yapan, bize karşı çıkmayan, bizi her konuda (doğru- yanlış) tasdikleyen, Abdurrahman Çelebi’nin keçisi gibi onaylayan insanlar istiyoruz çevremizde.
Yaramazlık yapmayan, farklı sesler çıkartmayan, gidişatı ve gücümüzü zaafa uğratmayacak insanlar…
Okullarda okul birincileri oluyor çocuklarımız, sınavlarda başarı üstüne başarı sağlıyorlar, birçok ödüller alıp en iyi okullara yerleşiyorlar.
Ders çalışmaktan hayatı öğrenmeye fırsatı olmayan bir robot gibi yetiştirdiğimiz çocuklarımızın geleceğini garantiledik zannediyoruz.
Bilim adamı olacak diyoruz, mühendis olacak, doktor olacak…
En gelişmiş ülkelerde eğitim görecek, ülkemize dönüp vatanına milletine faydalı olacak diyoruz.
Kuru bilgi yüklenen bilgisayar gibi, istenilen her şeyi yapacak ama kendi kendine herhangi bir konuda görüş bildirmeyecek, icatlar yapamayacak, eleştiremeyecek, sorgulamayacak, hayatın keşmekeşliğinde biçare kaldığı zaman apışıp kalacak.
Zekâsına güvendiğimiz, çalışkanlığı ile övündüğümüz o körpe beyinlere sadece sınavlarda başarılı olmaları için destek verip, başarılı olamayınca yerin dibine sokup, başarılı olunca da göklere çıkartıp geleceklerini ipotek altına almaya devam edeceğiz.
Kötü alışkanlıklarını her zaman yüzüne vurup daha da kötü hale getireceğimizi bile bile bu davranışımızda ısrar edeceğiz, ardından benim çocuk kötü huylarını bir türlü bırakmıyor deyip dert yanacağız.
Onu her zaman başkaları ile kıyaslayıp, bizi başkaları ile kıyaslayanlara sinir olacağız.
Bizim gibi düşünecek çocuğumuz, bizim gibi yürüyecek yolda, karşı çıkmayacak hiçbir şeye, suya sabuna dokunmayıp kirli kalacak, etliye sütlüye karışmayacak.
Farklı bir görünümü de olmayacak, herkes gibi giyinecek, boyundan büyük işlere burnunu sokmayacak, daha küçük denilecek, küçüklerin yaptıklarını yapmayacak, çocuk gibisin, kocaman adam oldun denilecek.
Rengin tonu hep aynı olacak, senin rengin farklı ise dışlanırsın deyip korkutulacak.
Hep birilerinin dediğini tut deyip öğütler verilecek, ardından da başkalarının çocukları lider konumuna geldiği zamanlar, neden benim çocuğum başkalarının emri altında çalışıyor deyip hayıflanılacak.
Gemide tayfa olmayı öğrettiğin çocuk neden kaptan olmadı diye düşünmemelisin.
Düştüğünde koşup kaldırdığın çocuk, neden kendi düştüğünde kalkmıyor diye sızlanıyorsun?
Her acıktığında önüne yemek koyduğun çocuğa, evde yalnız kalırsa acından ölür, elinden hiçbir iş gelmez demeye hakkın olmaz.
İlköğretim birinci sınıftan itibaren test çözmeye başlatılan çocukların, bunlara önayak olan öğretmenlerin, bunlara göz yuman velilerin yetiştirdikleri öğrenciler sınavlarda başarılı olacağından kimsenin şüphesi olmasın. Lakin bu çocukların büyüyünce (Anadolu tabiri ile) “adam” olacağını da kimse beklemesin!
Höt diyerek yetiştirilen nesiller höst demeden yürümez!
Mustafa SÜS