ZENGİN KİME DENİR?
Öteden beri söylenen bir söz vardır:
”Zenginleri doyurmak daha zordur, fakirleri doyurmaktan.”
Düşünmeye gerek duymadan anlaşılacak bir sözdür ama sürekli söylendiği için, dillere pelesenk olduğundan kimse içini açıp okumaya gerek duymuyor bu sözü.
Niye gerek duymuyor onu da söyleyelim…
Zengin tanımı kafalarda oturmuş değil henüz o yüzden galiba.
Yaşadığımız dünyada zenginliğin ölçütü o kadar dar ki…
Fabrikaları olan,
Gayrimenkulleri olan,
Önemli bir görevde sınırsız maaşı olan vb. insanlara zengin diyoruz.
Zenginlikle ilgili sözler söylenince de direkt bunlara atıfta bulunuyoruz.
Bunlar zengin falan değil…
Bunların bizleri duyması mümkün de değil.
Kim bunlar peki? Zenginliği falan aşmış, parasının miktarını bilmeyen, yaşadığı hayattan da zerre kadar keyif almayan doyumsuzlar, diyebiliriz bunlara…
Ne verirsen ver doymak bilmezler, öyleleri var ki, yola çıksan seni bile satmayı düşünür bunlar.
Bu zenginler bizi ilgilendirmiyor.
Yazının başındaki cümleye geri dönelim biz.
Fakir bir insanı bir kap yemekle doyurmak mümkündür. Zengin bir insanı bir kap yemek doyurmaz.
Bunu not düştükten sonra bakalım zenginliğin asıl tanımı ne?
”Kimseye muhtaç olmadan yaşamını idame ettiren herkes zengindir!”
Doğru mu?
Bence doğru.
Aynanın karşısına geçmeden bakalım kendimize…
Zengin miyiz? Kesinlikle evet!
Yazının başındaki cümlenin muhatabı mıyız?
İşte orada sorun var.
O söze öteki zenginler muhatap olsun niye biz oluyoruz?
Öyle değil işte.
Bizi doyurmak da zor…
Daha fazlasını istiyoruz.
Alım gücümüz düştü diyoruz ama fakirlerin de aynı şekilde alım gücünün düştüğünü düşünmüyoruz.
Alım gücümüz düştü deyip, markete girince sepeti tepeleme dolduruyoruz ama market sırasında anasının eteğinden çekerek çikolata isteyen çocuğu görünce tavanı seyrediyoruz.
Kimimiz öteki zenginlere havale ediyoruz, kimimiz Allah’a havale ediyoruz.
Peki, bizim sorumluluklarımız ne olacak?
Bırakın ihtiyaç sahibi insanlara dokunmayı…
Doyumsuzluğumuz ne olacak?
Zam mevsiminde birbirimizi kırarak zam istemelerimiz ne olacak?
Daha lüks yaşayınca neyi başarmış olacağız meselâ?
Büyük zenginler hayattan zevk almıyor deyip de onlar gibi olma çabasını nereye koyacağız?
Ayetleri, hadisleri, işimize geldiği gibi kullanıyor; iş vermeye, kanaat etmeye gelince sağır ve kör oluyoruz…
Yanlış anlaşılmasın, ötekiler zengin olup da Müslüman olmasın düşüncesinde asla değilim…
Müslüman da zengin olsun ama doyumsuz değil. Zengin olunca vermeyi bilen olsun. Kendisinden alt seviyede olana verilince elini uzatmasın…
Demem o ki:
”Kefenin cebi yok, öbür tarafa mı götüreceksin?” gibi sözleri büyük zenginlere söylemekten vazgeçip kendimizi sigaya ne zaman çekeceğiz?
Mustafa Süs