İnsanlar büyüdükçe değişir.
Hem fiziki olarak değişir hem de insanın bakış açıları değişir.
Bir olayla ilgili dün verdiğin tepkinin aynısını bugün vermezsin.
Dün daha agresif bir kişiliğe sahipsen bugün mülayim bir kişiliğe bürünebilirsin.
Özünde agresif halin devam edebilir ama bastırabilirsin bunu.
Yaşadığın hayat sana nahif olmayı öğretmiş olabilir ya da okuduğun kitaplardan ruhunu, beynini ve karakterini besleme potansiyelin varsa, kitaplar da etkiler bazı insanları.
Bazı insanlar da ne kadar kitap okursa okusun bakış açılarını değiştiremezler.
Ayaklı kütüphane diyebileceğimiz yığınlarca insan var köylü insanların, mektep medrese görmemiş insanların elinin tersiyle ittiği yanlışta ısrar ederler.
Yontulmamış türler vardır bir de.
Okuduklarıyla hemhal olmayan türler.
Hangi ortama girerlerse girsinler ön planda olmayı isteyen tipler.
Bu tür insanlar ne kadar büyürse büyüsün, saçlarına aklar da düşse, kitap dolusu duvarların arasında yaşıyor olsalar da değişemezler.
Değişememe hastalığına dûçar olmuş gibiler.
Hatta değişmeyi reddeden insanların bile diğer insanlardan değişim talep ettiklerini de üzülerek müşahede ederiz.
Bu da bir başka garabettir.
Toplumda ahlaksızlık arttı ne din ne toplumun kuralları insanları değiştiremiyor diyenlerin bir kısmı belki bizim anladığımız anlamda ahlaksızlık yapmıyor olabilir ama başka türlü ahlaksızlık yapıyordur.
Gençlerin olumsuz davranışlarından rahatsız oluyorlardır ama kendileri insanların arasında fitneye sebep olacak türden ahlaksızlık yapıyor olabilirler. Hatta o yaptığını da ne hazindir ki ahlaksızlık olarak görmüyorlardır.
Değişim kolay değil elbette.
Kimini Allah korkusu değiştirir kimini toplumun değer yargıları değiştirir kimini görgüleri değiştirir.
Değişime kapıyı aralamak biz insanlar için “bir şey” olmaktan daha önemlidir aslında.
Başarılı olmak, çok maaş almak için çalışmak, kariyer yapmak falan önemlidir insanoğlu için.
Ama değişmedikten sonra, kendisini geliştirmedikten sonra, yontulmadıktan, fazlalıklarından kurtulamadıktan, diğer insanlara batan dikenlerini budamadıktan sonra başarılı olmanın pek de kıymetli bir şey olmadığı aşikardır.
Bir de değişmeyi, gelişmeyi bilen ve bir zaman sonra da etrafındaki insanları değiştiren, geliştiren insanlar vardır. Onlara örnek olmuşlardır.
Bu tür insanlara da değiştiren insan diyoruz.
Değişimi içselleştirip, okuduğundan, yaşadığından, gördüğünden velhasıl hepsinden bir şeyler alarak topluma örnek olabilenlere ne mutlu.
Toplumda çığır açan insanlara bakın genelde maddi anlamda başarılı insanlar değildir.
Maddi anlamda başarılı insanlar kendilerini maddi anlamda kurtarırlar.
İnsanların gelişimini sağlayabilen insanlar kendilerini her alanda geliştiren insanlardır.
Gelişmek için de değişim şarttır, değişim için de feraset…
Mustafa Süs