YENDİĞİNİ SANAN YENİKLER (Deneme)
YENDİĞİNİ SANAN YENİKLER!
İnsanlar kendisine yüklenen sorumluluğu yerine getirmemek için sürekli muhatap oldukları kişilerin sorumluluklarını yerine getirmediğinden dem vurarak hem bir savaş başlatmış olurlar galibi olmayan, hem de vicdan azabından kurtulmak isterler hem de karşı tarafı suçlayarak onu alt etmiş olurlar.
Bu bilinçli yapılmışsa aşağılık bir meziyettir ve karşısındaki insanları aptal yerine koymaktır. İçgüdüsel bir yaklaşımsa eğitilebilir değildir bu insanlar.
Bu tür insanlar aslında cemiyetin kanayan yarasıdır.
Cemiyeti ayakta tutan yegane şeylerden birisi bencilliği bitirmek, derviş kaşığı ile birbirinin ağzına lokma uzatmaktır.
Her insanın yükü ağırdır, kimi hastalıkla boğuşurken kimisi çaresizlik içinde kıvranır, kimi maddi imkansızlıklara tek başına göğüs germeye çalışır. Bu tür yükü ağır insanlara toplum merhamet eder ya da etmez.
Merhamet, elinden tutmaktır çaresiz insanların.
Bir de sırtında yük olmadığı halde yük varmış gibi davrananlar vardır.
Allah bu tür insanlara değişik nimetler bahşetmiştir.
Nimetlerin kıymeti de pek bilinmez. Kendileri yapıp ettikleriyle bu tür nimetleri elde ettiğini zanneder bu insanlar.
Onca çabasına rağmen o tür nimetler elinden kayıp gidince de şaşırıp kalırlar.
Oysa Hay’dan gelen Hû’ya gider.
Yani Allah verdiği gibi alır!
Nimetin kıymetini bilmeyen, sorumluluklarını yerine getirmeyen, sorumluluklarını yerine getirmeye gerek bile duymayan hatta ”ben ne buldum ki ne vereyim?” mantığıyla karşılıksız hiçbir şey vermeye karşı tarafı değer bulmayan bu insanlar kendilerine de etrafındaki insanlara da huzur vermez, vermeyi bilmezler.
Varsa yoksa karşısındaki insanlar yapsındır üzerine düşeni.
Modern çağın en büyük yaralarından biri budur!
Kendilerine sorumlulukları hatırlatıldığında hicap duymazlar. Kendilerini haklı çıkaran bir çıkış yolu mutlaka bulurlar.
İşler sarpa sarıp gerçekleri somut bir şekilde yüzlerine vurulunca da gerçeği kabul edip nedamet göstermeleri düşünüldüğü anda da, inceldiği yerden kopsun deyip köprüleri atarlar.
Bu tür insanların en büyük yanılgısı ahiret olayına pek itibar etmemeleridir.
Oysa ahirette, zerre miktarı iyiliğin de zerre miktarı kötülüğün de karşılığı vardır. Tövbe etmek de kurtarmaz bu tür insanları. Çünkü tövbe Allah’a karşı işlenen günahlarda işe yarar.
Kul hakkı gibi netameli konularda tövbe kapısı kapalıdır.
Helallik alsa bile ahirette kamu davası açılır.
Trafikte seyir halindeyken yolda giden araçlara zarar veren, onların kaza yapmasına sebep olan, araç içindekileri korkutan biri kırmızı ışıkta zarar verdiği herkesten özür dilese Allah o insanın yaptığı bu çirkefliği görmezden gelmez.
Akıl da bu yüzden verilmiştir insanlara.
Etrafınızdaki insanlara ve kendi huzurunuza halel getirecek her şeyden sakının diye…
Peki bu tür insanlar aklı nasıl kullanmış?
Diğer insanlara üstün gelme, onları alt etme, onlara dünyayı zindan etme yolunda kullanmışlar.
Bu tür galibiyetler ahirette müthiş bir mağlubiyetin kapısını aralar.
M’S